Mehmet TIRPAN

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  Dr. Elif Ünver Korgalı, bireylere yapılan aşının önemine değindi.

Aşı, bireylerin enfeksiyonlardan ve enfeksiyonların etkilerinden koruyabilen, sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanan ölü veya zayıflatılmış mikroorganizma veya içeriklerini barındıran biyolojik ürünler olduğuna dikkat çeken Korgalı, “Aşı sayesinde vücutta hastalıklara karşı koruyucu maddelerin yapımı uyarılır ve kişi hastalık yapıcı etkenle karşılaştığında bağışıklık sisteminde bu hücreler devreye girerek ya hastalık hiç ortaya çıkmaz ya da çok hafif seyreder” dedi. 

Aşılar sayesinde geçmişte öldürücü olan pek çok hastalığın artık ülkemizde görülmediğini vurgulayan Korgalı, “Aşılar geliştirilmeden önce aşı ile korunulabilen hastalıklar çok sık ve yaygın görülmekte ve salgınlara neden olmaktaydı. Sakatlıklara ve özellikle bebeklerle çocuklarda ölümlere yol açmaktaydı. Ancak aşıların düzenli kullanımıyla beraber hem çocukluk çağı hastalıkları azaldı hem de sakatlıklar ve ölümler azaldı. Aşı hastalıklardan korunmada en kolay ve en ucuz yöntemdir. Günümüzde T.C Sağlık Bakanlığı aşı takvimi ile çocuklarımız, ücretsiz olarak, 13 çeşit bulaşıcı ve hatta öldürücü olabilen hastalığa karşı aşılanmaktadır. Bu hastalıklar: Tüberküloz, çocuk felci, difteri, tetanoz, boğmaca, hemophilus influenza, pnömokok, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, hepatit A ve B’dir. Aşının en önemli özelliği toplumsal bağışıklık sağlamasıdır. Aşılanan bireyler sayesinde tüm toplum hastalıklardan korunmuş olur. O nedenle toplumdaki aşılı birey sayısı ne kadar fazla ise toplumun bulaşıcı hastalıklardan korunması da o kadar yüksek düzeyde olacaktır. Ülkemizde uygulanan aşı politikaları sayesinde çocukluk çağı aşılanma oranları yüzde 95’in üstündedir. Bu gerçekten çocuk sağlığı ve toplum sağlığı açısından sevindirici bir durumdur. Ancak son günlerde giderek tırmanan aşı karşıtı grupların etkisiyle çocuklarını aşılatmak istemeyen aileler karşımıza çıkmaktadır. Bu ailelerin en büyük gerekçesi ise çocuklarına hiçbir aşı yaptırmayan ailelerin çocuklarında ciddi herhangi bir hastalık gelişmemesidir. Aşıya karşı olduklarını belirtirken bunu örnek göstermektedirler. Oysaki toplumumuzda aşılanmayan çocukların ciddi bir hastalık geçirmemesinin nedeni aşılarını düzenli yaptıran diğer çocukların sağladığı toplumsal bağışıklıktır. Ancak aşılama oranları azalırsa çok ciddi sakatlık ve ölüm doğurabilecek menenjit, kızamık, suçiçeği, verem, hepatit B, çocuk felci gibi hastalıklar yeniden hortlayacaktır. Nitekim geçen yıl Avrupa’da İtalya, Romanya, Almanya başta olmak üzere pekçok ülkede kızamık vakaları görüldü ve 50’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu hastaların yarısından fazlası çocuktu. Tek neden ise Avrupa’daki aşılama oranlarının düşük olmasıydı. Ülkemizin de benzer tablolarla karşılaşmaması için aşılama programına düzenli şekilde devam edilmesi çok önemlidir. Üstelik son yıllarda ülkemizdeki göçmen nüfusun artışını da göz önüne aldığımızda, aşılamanın çocuklarımızı ve toplumu korumanın en güvenilir yolu olduğu tartışılmaz. Bir çocuk hekimi olarak, aşı ile korunulabilecek bir hastalıktan bir çocuğun öldüğünü ya da sakat kaldığını görmek kadar acı veren bir durum olmadığını belirtmek isterim. Hiçbir anne babanın da küçük bir iğne ile korunabilecekken çocuğunun bu tarz ciddi hastalıklarla boğuşmasına izin vereceğini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.