Sivas Olayları sanıkları Platformu, dün Sivas Adliyesinde 1993 yılında görev yapan kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Suat Duman 1993 yılında gerçekleşen Sivas Olayları sonrasında cezaevinde yatan mahkumların yakınları olayların yaşanması sırasında görevli olanlar hakkında suç duyurusunda bulundular. Dün Sivas Adliye Sarayı önünde toplanan ve Sivas Sanıklarının yakınları basın açıklamasında bulunup savcılığa suç duyurusunda bulundular. Grup adına basın açıklamasını okuyan Mehmet Soykök, Devlet Denetleme Kurumu tarafından açıklanan raporun işleme konulmadığını söyledi. Dönemin mülki amiri ve yöneticileri hakkında hiçbir işlem yapılmamasından dolayı Sivas Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmak için toplandıklarını belirten Soykök, 1993 olaylarında kalabalığın dağıtılmasına yönelik herhangi bir tedbire başvurulmadığını söyledi. O gün 500 kadar polis ve jandarmanın görev yaptığını söyleyen Soykök, “Uzunca bir süre otelin önünde ki kalabalığın dağıtılması yada otelde kalanların boşaltılmasına yönelik herhangi bir tedbire başvurulmamıştır, 500 civarında polis ve jandarmadan oluşan güvenlik görevlisi ile yangından önce görevlendirilen ilave 370 kişilik askeri personel kalabalıkları soğutmaya ve dağıtmaya yada otelde kalanların tahliyesine yönelik herhangi bir faaliyette kullanılmamıştır” dedi. KALABALIĞA HER TÜRLÜ EYLEMİ YAPMA İMKANI VERİLMİ Otelin çevresinde toplanan kalabalığa eylem yapılma imkanı verildiğini söyleyen Mehmet Soykök, “Olaylara ilişkin risk ve tehdit belirlemesinin yanlış yapılması ve buna bağlı olarak güvenlik unsurlarının edilgen müdahale içerisine girmesi, bir yandan kalabalığın artması ve kabarmasına diğer yandan da güvenlik unsurlarının caydırıcılığının aşınmasına neden olmuştur. Böylece uzun süre otelin önünde bekletilen kabalığa adeta her türlü eylemi yapma imkanı verilmiş ve kabalıkça tüm protesto eylem ve söylemlerinin tüketilmesine ve nihayetinde otel önünde ki aracın yakılmasına kadar gidecek bir ortam yaratılmıştır. Otelde bulunanların bir kısmı yangından kısa bir süre önce tehlikeyi görerek otelden çeşitli yöntemlerle ayrılmışlardır. Ancak idare tarafından cılız bir biçimde otelden ayrılmaya yönelik ikna çabaları dışında zorunlu tahliye seçeneği düşünülmemiştir. Otelde kalanlar adına zarar verenler tarafından da otelde kalmanın daha güvenli olduğu ve oteli terk etmenin mevzii kaybetmek ve irticaya geçit vermek olarak telakki edildiği için ısrarla otelde kalınmaya devam edilmiştir” şeklinde konuştu. SAĞLIK TEŞKİLATI ALARMA GEÇMEDİ Dumandan etkilenenlere acil müdahalede bulunulamadığını söyleyen Mehmet Soykök, “Valiliğe ve katılımcı profiline yönelik olarak ciddi protestoların yaşanmasına ve tehlikenin oluşumuna rağmen otelin taşlanması ve akabinde otelin önünde ki araçların yakılması girişimleri sırasında dahi sağlık teşkilatı alarm durumuna geçirilmemiştir. Bu nedenle dumandan etkilenenlere yönelik olay yerinde acil müdahale de bulunulamamış veya derhal sağlık kuruluşlarına sevkleri sağlanamamıştır. Ölü muayene ve otopsi işlemleri dönemin mevzuatı ve bilimsel standartlarına uygun olarak yapılmamıştır. Öyle ki cesetler üzerinde istikrarlı olmayan farklı yöntemler kullanılmak suretiyle otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bazı cesetlerde sadece ölü muayenesi ile yetinilmiş, bazılarında klasik otopsi işlemi yapılmış diğerlerinde ise klasik otopsi yanında kan örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na görüş sorulmuştur” dedi. DELİLLER ÖZENLE TOPLANILMADI Suçun tipini ve vasfını doğrudan etkileyen bir kısım delillerin özenle toplanılmadığını söyleyen Soykök, “Kongre müzesi önünde Atatürk büstünün sökülmesi, tahrip edilmesinin faillerinin netleştirilmeden yargılananların yaptığına karar verilmesi gibi yargı süreçlerinde eksiklikler, hatalar oluşmuştur. Soruşturma ve yargılamalar esnasında bazı yargı mensuplarınca “düşünce örneği” yazısının ilgili mahkemelere gönderilmesi suretiyle yargılama yeri ve görevli mahkeme ile suç vasfını değiştirmeye yönelik yargılamaya müdahale niteliği taşıyan bazı hususlar vuku bulmuştur. Sivas olaylarında ortaya çıkan kamu yönetimi zafiyetleri ve hizmet kusurlarına yönelik ilgili kamu görevlileri hakkında etkin bir adli ve idari soruşturma ve yaptırım kapasitesi oluşmamıştır. Olaylarla ilgili olarak adli takibata maruz kalan kamu görevlilerinin fiilleri sadece belediye görevlileri tarafından işlendiği iddia edilen kalabalığın içerisinde sıkışan itfaiyenin etkin kullanılmaması ile otele atılan taşların aylar önce yapılan ihale süreciyle ilgili olarak tespit edilen usulsüzlüğe yönelik fiillerdir. Özetle 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay ve ağır ihmaller zincirinde ilin emniyet, asayiş ve genel yönetiminden sorumlu tek bir kamu görevlisi bile herhangi bir adli takibata maruz kalmadığı gibi en hafif bir disiplin cezası bile almamıştır. Bunun aksine içeride yatan sanıkların aleyhlerine çelişkili şahitlikler yapmışlardır” ifadelerinde bulundu. KESİN ÖLÜM NEDENLERİ BELLİ DEĞİL Ölenler arasında 8 kişinin kesin ölüm sebeplerinin belli olmadığını ifade eden Soykök, “otelde öldürülen 35 kişi dışında 2 kişi daha hayatını kaybetmiştir. Söz konusu 2 kişi güvenlik görevlilerince göstericilerin dağıtılması sırasında ateşli silahla vurularak öldürülmüştür. Söz konusu olayın faillerinin tespitine yönelik herhangi bir adli süreç işletilmemiştir” ifadelerinde bulundu.