İnsanlar engelli olabilir, bazen göz ışığını kaybeder, gönül fenerlerini yakar, hem kendi aydınlanır, hem de çevresini ve insanlığı aydınlatır. Yürüme engelli Hale gelir, ayakları koşamasa da, fikirleri ve mücadeleleriyle toplumların harekete geçmesini sağlar.

Son on yedi yılını görme engelli bir hâlde yaşayan İsa Yusuf Alptekin de ilmiyle, yılmaz, sarsılmaz umuduyla, Doğu Türkistan davasının savunucusu olmuş, görme engelli olduktan sonra köşesine çekilmemiş, kıymetli bir büyüğümüz olarak zihinlerimizde yer etmiştir.

İsa Yusuf Alptekin 1901 yılında Doğu Türkistan'ın Kâşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya gelmiştir. Babası, çiftçi Kasım Hacı Ali Muhammed’in oğlu Yusuf Bey, annesi de, yine aynı yöreden çiftçi Hasan Bey’in kızı Ayşe Hanım’dır.
Yusuf Bey, oğlu İsa Yusuf’un din âlimi olmasını istediğinden, onu ilk olarak Yakup Ahun Molla’nın hocalık yaptığı mektebe kaydettirir. Burada Kur'an-ı Kerim okuduğu sıralarda Çin kaymakamının, nüfuz sahibi Müslümanların çocuklarını Çin mektebine yazdırmalarını istemesi üzerine, Yusuf Bey de oğlunu Çin okuluna vermek durumunda kalır. İsa Yusuf bir taraftan da Semar Ahun Helfetim adlı din âliminden dinî dersler almaktadır.
İsa Yusuf Bey'in tahsil hayatı Çin okulu ve okuduğu birkaç medresede aldığı eğitimle sınırlı kalmışsa da, o kendisini geliştirip yetiştirmenin yollarını bulmuştur. Doğu Türkistan’ın kararlı ve yılmayan bir lideri olmasındaki önemli faktörlerden birisi, 1926 yılında görev aldığı Batı Türkistan'da edindiği tecrübeleridir. İsa Yusuf Bey'in yetiştiği diğer bir ocak da, Doğu Türkistan’daki MEŞREB MECLİSİ’DİR. Meşreb, belirli bir hiyerarşinin uygulandığı, çeşitli meslek gruplarına mensup kişilerin haftada birkaç defa toplanarak oluşturdukları ahlaki ve terbiyevi bir ocaktır. İsa Yusuf Bey bu mecliste YİĞİTBAŞLILIK derecesine kadar yükselir. .
İsa Yusuf Alptekin, Çin mektebinde okuduğu yıllarda çalışma hayatına da adım atar. Senede birkaç ay toprak vergisi toplamakla görevli vergi memurlarının yardımcılığını yapar, Çin lisanı ile eğitim veren okula Türkçe muallimi olarak görevlendirilir, 1923 yılında Yenihisar'a kaymakam olarak gelen Heyete Türkçe öğretir. Bu işi yaparken, kaymakam nezdinde kazandığı güven sayesinde, yabancılar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için kurulmuş olan, haricî irtibat memurluğu, İsa Yusuf Bey'in ilk memuriyet yıllarının özeti sayılabilir.
Çinin Endican şehrine konsolos olarak tayini çıkan Kaymakam, İsa Yusuf’u da yanında götürmesiyle ilk defa Doğu Türkistan sınırları dışına çıkar. 1926 yılının Nisan ayında başlayan yolculuk Endican'da noktalanır. Üç yıl Endican, üç yıl da Taşkent'te olmak üzere İsa Yusuf Bey Batı Türkistan'da 6 yıl kalır. Bu süre içinde Batı Türkistan’ın diğer şehirlerine, Çin'e ve Doğu Türkistan'ın bazı mühim şehirlerine seyahatler yapar. Bu seyahatlerde, Rusları, Çin'den daha değişik bir dünyayı tanımak imkânını bulur. Batı Türkistan'daki millî mücadele önderleriyle görüşür, tanışır ve iş birliği yollarını araştırır. Orada bulunan Doğu Türkistanlılara yardım eder. Batı Türkistan'da görevli olduğu yıllarda İsa Yusuf Bey’i etkileyen en mühim hadiselerden biri de Özbek Türklerinin millî şairi Çolpan ile yaptığı görüşmedir. Taşkent'te Onunla yarı gizli denilebilecek bu görüşmede Çolpan'ın söylediği şu sözler İsa Bey'i derinden etkiler: ''İsa Bey, gerek bizim, gerek sizin için yapılacak şey, adam yetiştirmek; her şeyden anlayacak adam yetiştirmek; ne çektiysek adamsızlıktan çektik. Türkiye'ye, Almanya’ya çok miktarda talebe göndermek lazım” der. Şairin bu sözlerini âdeta öğüt kabul eden İsa Yusuf ALPTEKİN, eğitim ve kültür çalışmalarına, tahsil yapan talebelere yardım etme hususuna ömrünün sonuna kadar destek olmuştur. İsa Yusuf Bey, yanında gittiği konsolos görevden alınınca 13 Mayıs 1932'deBatı Türkistan'dan ayrılır. 2 Haziran 1932 tarihinde de Pekin'e gelir. Nankin ve Tenzin şehirlerinde bulunan Çinli Müslümanlar ve Doğu Türkistanlılarla görüşmeler yapar. 1933'te ''Doğu Türkistanlı Vatandaşlar Cemiyeti'ni kurar ve ''Çin Türkistan'ının Avazı'' isimli mecmuayı çıkarır.12 Kasım 1933'te Kâşgar merkez olmak üzere Doğu Türkistan'da istiklal ilan edilir. Hacı Hoca Niyaz Cumhurbaşkanı seçilir. Fakat 3 Ekim 1934'te "Ma Cun Yın" isimli Çin komutanı, Mehmet Emin Buğra Bey'in ordusunu yener ve bu hükûmet düşürülür. Bu sıralarda İsa Yusuf Bey Nankin şehrindeki millî şuuru ilerletme faaliyetlerine devam etmektedir. 18 Eylül 1936 günü Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilen ALPTEKİN, 1947 yılına kadar Çin meclisinde Doğu Türkistan’ı temsilen bu görevi sürdürür. 1938'de ''Cemiyet-i Akvam-ı Mazaharat Türk Kurumu adlı cemiyet tarafından Japon-Çin anlaşmazlığı konusunda Çin'e taraftar toplamak için görevlendirilmesi neticesinde, Çinli bir tercümanla, 1938-39 yıllarında Hindistan, Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye, İran, Irak, Lübnan, Afganistan gibi ülkelere seyahatlerde bulunur. Bu seyahatler onun, Türk ve İslam dünyasının gücü hakkında da çok mühim fikirler edinmesini sağlamıştır.
O, bu seyahatler sırasında pek çok devlet adamı ile görüşerek devlet tecrübesini de arttırmıştır. Böylece İsa Yusuf Bey, ender kıymette bir devlet ve siyaset adamı hüviyetini kazanmıştır.
İsa Yusuf ALPTEKİN, diğer Türkistanlı liderlerden farklı olarak diplomat yönü ağır basan bir şahsiyettir. Meselelerin şiddetten ziyade aklıselim ve uzun vadeli çalışmalarla halledileceğine inanır. 2 yıl süren bu seyahatlerden sonra, 1940 yılının Mart ayında Çin’e döner. O artık mücadelesine Çin'de devam edecektir.

İsa Bey'in Çin anayasasında Doğu Türkistan lehine bazı değişikliklerin yapılmasını istemesi, Çinlilerin öfkesine sebep olur. İkinci Dünya Harbinin son yılında, Çin hükûmetinin başkanı olan Çan Kay Şek, İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Beylerle görüşmeyi kabul eder ama bu görüşmeden de bir netice çıkmaz. Çinlilerin ağır baskılarına karşı durmak üzere, 21 Eylül 1944 yılında Ali Han Töre isimli dini liderin öncülüğünde İli'de bir ayaklanma olur. Bu direnişin sonunda, 7 Kasım 1944'te''Şarki Türkistan Cumhuriyet’i'' kurulur. Beyaz zemin üzerinde fetih suresinin birinci ayetini taşıyan bir bayrak ve yeşil zemin üzerinde ay yıldızlı bir başka bayrak bu cumhuriyetin istiklal işaretleri olur. Çin devlet başkanı Çan Kay Şek ayaklanmayı bastırmak için uzlaşma yolları arar. İli’den gelen bir heyete görüşmeleri için Mesut Bey, Mehmet Emin Buğra Bey ve İsa Bey'in Urumçi'ye gitmelerine izin verir. Bu görüşmelerden de beklenen netice alınamaz ve sonunda General Can Ci Cu başkanlığında Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin 'in de bulunduğu bir Doğu Türkistan Eyalet Hükûmeti kurulur.

İsa Bey 1946'da ''Üç Prensip Gençler Teşkilatı’nın Doğu Türkistan şubesini açar. "Altay Neşriyat Evi"ni kurar, "Erk" gazetesini çıkarmaya başlar. Haftada bir toplantılar tertip eder.
29 Mayıs 1947'de Doğu Türkistan Eyalet Hükûmeti'nin Başkanlığı Türklere verilir. Mesut Sabri, Eyalet hükûmeti Başkanı, İsa Yusuf da bu hükûmetin Genel Sekreteri olur. 17 Temmuz 1948'de, Rus aleyhtarı politika takip ettikleri gerekçesiyle Mesut Bey ve İsa Yusuf Bey hükûmetten azledilirler. Bu arada, mevcut yönetimi beğenmeyen Çinlilerin ülkedeki etkisi gittikçe artmaktadır. 1948 Kasım'ında Çin Pekin'i işgal eder. Nankin'e doğru ilerlerler. Çan Kay Şek istifa eder.

1949 sonbaharında İsa Yusuf ve beraberindeki heyet. Çin kuvvetlerine karşı direnen generalleri ziyaret ederler. Onların mücadele azmini arttırmaya çalışırlar. Fakat artık bozgun başlamıştır. Çin kuvvetleri Doğu Türkistan'a doğru ilerlemektedir. İsa Yusuf Bey ve arkadaşları uzun müzakereler sonucu, güçlerinin Çin kuvvetlerine karşı koymak için yeterli olmadığını düşünerek, hicret kararı alırlar. İsa Yusuf ALPTEKİN ile Mehmet Emin BUĞRA önderliğinde, yüzlerce Doğu Türkistanlı, uzun ve çileli bir dağ yolculuğunun ardından birçok kayıp ve yaralı vererek, karmaşık ve engebeli yerlerden geçmek suretiyle, Keşmir'in başşehri Srinagar'a giderler. Artık çileli bir bekleyiş devri başlamıştır. İsa Yusuf ve Mehmet Emin Buğra Bey bir yandan da, dağ yoluyla Tibet üzerinden Hindistan'a gelmek isteyen Kazak Türklerine yardım ulaştırmaya çalışırlar. İsa Yusuf Bey, bu kafilelerin sığınma izinlerini alabilmek için pek çok temaslarda bulunur. Yeni Delhi'de Hindistan Dışişleri Bakanlığı ile görüşür. 6 Eylül 1951 tarihinde Suudi Arabistan'a gider. Melik Abdülaziz ve Emir Faysal'ı ziyaret eder. Bir netice alamaz. Oradan Mısır'a geçer. Mısır hükûmetinden de olumlu sonuç çıkmayınca, 6 Ocak 1952 tarihinde Türkiye'ye hareket eder. Bu sıralarda, Mehmet Emin Buğra da göç ederek Türkiye'ye gelmiştir. Onunla birlikte Türkiye'deki ziyaretlerine başlar. TBMM Başkanı Refik Koraltan, Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, gibi, ülkenin etkili ve önde gelen şahsiyetleriyle görüşmeler yaparlar. Bir yandan da basın yoluyla dava canlı tutulmaktadır.

Nihayet, Bakanlar Kurulu 13/3/ 1952 tarihinde, 1850 Doğu Türkistanlının, iskânlı göçmen olarak Türkiye'ye yerleşmelerine karar verir. 1953 yılı başından itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye'ye gelip yerleşmeye başlarlar. Göçmenlerin büyük kısmı Türkiye'ye yerleştikten sonra, İsa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte 1954 Haziranında Türkiye'ye yerleşir. 4 Aralık 1957 tarihinde de Türk vatandaşlığına kabul edilir. 1949-1954 yılları arasındaki tahammül edilmeyecek derecede zor şartlar içinde geçen 5 yıldan sonra, Türkiye'ye yerleşen Doğu Türkistanlılar ve İsa Yusuf Alptekin bir nebze de olsa huzura kavuşurlar. 1952 tarihinde Türkiye'ye yerleşen Mehmet Emin Buğranın 1953'te başlattığı yayın faaliyetini sürdüren İsa Yusuf Bey, Türk-İslam dünyasından getirttiği kitaplarla Yusuf Has Hacib Kütüphanesi’ni kurmuştur. 1960 yılında Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kurulur. Mehmet Emin Buğranın 14 Haziran 1965 de vefatından sonra cemiyetin başkanlığına İsa Yusuf Alptekin getirilir. Alptekin gazete gazete dolaşarak Doğu Türkistan davasını anlatır. Dergiler çıkarır, kitaplar yayınlar. “Doğu Türkistan’ın sesi”, ”Unutulan Vatan Doğu Türkistan”, “Doğu Türkistan Davası”, "Esir Doğu Türkistan için”, “Demirperde Arkasındaki Müslümanlar”, “Türkistan şehitleri”, yayımlanan eserlerinden bazılarıdır.

İsa Yusuf Alptekin 1978 yılında geçirdiği bir trafik kazası yüzünden, uzun müddet hastanede kalır ve sonunda gözleri tedrici olarak zayıflar, zamanla görme kabiliyetini kaybeder. Bunun üzerine, Doğu Türkistan Göçmenler cemiyetinin faal başkanlığından ayrılır ise de, mücadele azminden hiçbir şey yitirmez ve yılmayan tavrıyla çalışmalarına aktif seviyede devam eder.
1960 yılında Yeni Delhi’de toplanan Asya-Afrika Konferansı’na, 1962’de Bağdat’ta, 1964’te Somali’de Mogadişu’da, 1965’de Mekke’de, 1978’de Karaçi’de toplanan İslam konferanslarına katılarak 1980 yılında Mekke’de düzenlenen Dünya İslam Birliği Kurucular Meclisi üyeliğine görmeyen bir kimse olarak seçilmiştir. Bu toplantı ve konferanslarda, Doğu Türkistan’ı temsil ederek Doğu Türkistan lehine kararlar alınmasına vesile olmuştur.
Doğu Türkistan mücadelesini daha geniş kitlelere duyurmak isteyen Alptekin, 1983 yılında Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi’ni kurmuştur. 1984 yılında yayına başlayan, “Doğu Türkistan'ın Sesi'” isimli mecmua Türkçe, Arapça, İngilizce olmak üzere üç dilde yayınını sürdürmektedir. 1986 yılında Doğu Türkistan Vakfı'nı kurar. 12 Mayıs 1991 Pazar günü, kendisini ziyarete giden basın mensuplarının ona dair söyledikleri ve onun ifade ettikleri oldukça anlamlıdır. Gözleri görmüyordu. 90 yaşını idrak etmişti. Fakat söylediği şu cümle daima kulaklarda çınlamalı ve hayatı mücadele içinde geçmiş bir insanın içindeki aşk her Türk'e yol göstermelidir: ''90 yaşıma geldim. Gözlerimi kaybettim. Fakat içimdeki mücadele azmi ve Doğu Türkistan'ın istiklaline kavuşması arzumdan hiçbir şey kaybetmedim." diyen ve sarsılmaz bir inancın sahibi olan, ömrünün son anına kadar, yüreği bağımsızlık aşkıyla alev alev yanan Doğu Türkistan’ın istiklal mücadelesinin yılmayan lideri İsa Yusuf ALPTEKİN 17 Aralık 1995’te gözleri her şeye kapalı, yalnızca işgal altındaki ülkesinin bağımsızlığına açık olarak Hakk’a yürüdü.

Kaynakça:

  1. https://islamansiklopedisi.org.tr/alptekin-isa-yusuf
  2. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/alptekin-isa-yusuf