HANİFE KANAT

Eğitim Sen Sivas Şube Başkanı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Sivas Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İbrahim Kılıç, “TÜİK’in saçma sapan verilerine göre değil enflasyona göre artış istiyoruz” diyerek geçtiğimiz gün açıklanan emekli ve memur maaşlarına yapılan zam ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Artık iktidarın da, ekonomi politikalarının da, rasyonel bir gerçekliği kalmamıştır diyerek konuşmasına başlayan Kılıç; “TÜİK’in Aralık ayı için tespit ettiği yüzde 1.18’lik enflasyon oranıyla birlikte, yıllık bazda oluşan yüzde 64.27,  halkın karşı karşıya kaldığı oran değil, siyasi iktidarın duymak istediği rakamdır. Bu haliyle TUİK, bağımsızlığı olmayan ve hükümetin ekonomi politikaları ekseninde rakamlar ortaya koyan bir kurum pozisyonundadır. TÜİK tarafından açıklanan rakamlar iktidarın yıllardır sürdürdüğü, gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaş ve ücretlerindeki artışı düşük gerçekleştirme politikasının ürünüdür.” dedi.

TÜİK ve birçok kurumun hükümet yanlısı olduğunu iddia eden Kılıç; “Malumunuz olduğu üzere AKP’nin Türkiye siyaset sahnesine çıktığı yıllardan itibaren palazlanan ve kısa sürede yetkiyi ele geçiren Memur Sen Konfederasyonu da, üstlendiği rol itibari ile, tam olarak durması istenen yerde durmaya devam etmekte, ne Toplu İş Görüşmeleri sürecinde, ne de sonrasında, asla hükümete ters düşmemektedir. Dün Memur Sen tarafından organize edilen ve tam bir Memur Sen/AKP şovuna dönüşen “Sözleşmeliye Kadro Şöleni” programında yapılan konuşmalar, bu tezimizde bizi haklı çıkartmıştır. Şölene katılan Cumhurbaşkanı’nın, sabah saatlerinde açıklanan enflasyon oranı ile ortaya çıkan 6 aylık memur maaş artışı olan yüzde 16.47’yi, Ocak ayı maaşından itibaren yüzde 30’a yükselttiğini açıklamasının Memur Sen Başkanı tarafından ayakta alkışlanması, kamu emekçilerinin yetkili konfederasyon eliyle nasıl bir açmaza sürüklendiğinin de kanıtıdır.” ifadelerini kullandı.

Asgari ücrete yapılan zam ile beraber aynı oranda hayatın pahalılaştığını ifade eden Kılıç; “Asgari ücretin açıklandığı 22 Aralık tarihinden sonra, sadece 12 günde, neredeyse tüm temel tüketim ürünlerinde gerçekleşen ortalama yüzde 25’lik zam, vergi, harç ve cezalara getirilen yüzde 123’lük Yeniden Değerleme Oranı, yıl sonu olması sebebi ile, kirada oturan milyonlarca yurttaşın yıllık kira artışı kontratlarında, akıl ve izan dışı oranlarda yapılan artışlar karşısında, ne asgari ücretin, ne de dün açıklanan memur ve emekli maaş artışının rasyonel hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Siyaseten sürdürülen yanlış kararlar sonucu ülkenin genelinin giderek daha da yoksullaştığı, buna karşın bir avuç rant grubunun ve bu gruplar tarafından himaye edilen kesimlerin daha da palazlandığı bu fotoğrafın vebalini, 6,5 milyon kamu emekçisine yükleme politikaları tıkanmış, emek cephesinin gücü de, tahammülü de tükenmiştir. Bütün bunlara rağmen, 22 Aralık tarihinde asgari ücrette gerçekleştirilen yüzde 54’lük artış sonrasında kamuoyunda yükselen memur ve emekli maaş artışında da benzer bir durum yaşanabilir beklentisi karşısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı çıkıp,  “Kamuoyunda asgari ücrette yüzde 54 artış yapıldı, bize de olur mu şeklinde saçma sapan tartışmalar var" deme hadsizliğini göstermektedir. Sayın Bakan, “saçma sapan” olan, milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin haklı ve makul beklentisi değildir, asıl saçma sapan olan şey, gerçekleri ters yüz etmek için taklalar attırılan TÜİK rakamlarıdır. Saçma sapan olan; resmi enflasyonun yoksulun cebinden alınan bir vergiye dönüştürülmesidir. Bu verginin zenginin cebine aktarılmasıdır. Saçma sapan olan; emeğin ulusal gelirden aldığı payı sadece son iki yılda on puan düşüren politikaları hayata geçirip büyüme ve istikrar nutuklarına halkın inanmasını beklemektir. Ve biz kamu emekçileri, saçma sapan resmi enflasyon rakamlarına göre yapılan maaş-ücret artışları ile her gün daha fazla yoksullaştırılmaktan bıktık.” açıklamasını yaptı.

SAHTE TÜİK RAKAMLARI

Emekli ve memur maaşlarına yapılan zammın adaletsiz olduğunu aktaran Başkan İbrahim Kılıç; “Sahte TÜİK rakamlarının üzerine eklenen birkaç puanın “refah payı” adı altında, adeta bir lütuf gibi sunulmasından da artık bıktık. Bundan  20 yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en düşük emekli maaşının, bugün itibari ile asgari ücretin altına inmesinden de bıktık. 20 yıl önce, asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşının, yapılan son artışla birlikte, asgari ücretin sadece bin 500-2 bin TL. üzerinde kalmış olmasının bir siyasi şov ile sunulmasından da bıktık.  Bu noktada, dün açıklanan artışın, gerçek bir maaş artışı olmadığının altını bir kez daha çiziyor, geçmiş dönemden gelen ve tüm yurttaşların omuzunda ağır bir yük olan maddi kayıpların bir parça olsun giderilmesi için, yeniden bir durum değerlendirmesi yapılarak, en az asgari ücret artışı kadar, yani yüzde 54 düzeyinde bir artışın hayata geçirilmesi beklentimizi yineliyorum. Her zaman söylüyoruz, yine altını çizerek söylemek isterim ki, Toplu İş Sözleşmesi ile sabitlenen 6’şar aylık zam oranlarına eklenen geriye dönük enflasyon farkı, asla bir zam değildir. Bu, sıfır zamdır aslında… Çünkü Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden biridir ve sadece geriye dönük kaybın giderilmesi anlamı taşır. Bu anlamda, ne enflasyon farkının, ne de “Refah Payı” adı altında verilen ve dün şaşaalı bir törende, alkışlarla açıklanan artışın, halkın geçim standardına zerre kadar katkısı yoktur. Bu, ekonomi politikalarında yapılagelen hatalardan kaynaklı ve geleceği “ön görememe” zafiyetinden kaynaklı, giderek azalan hane halkı gelirinin, azalan kısmının yerine konulmasıdır ve geçici bir rahatlama anlamı taşır. Bizim genel – geçer hamleler ile harcayacak vaktimiz yok.  Bizim bu anlamda, kalıcı, tutarlı ve adil bir ücret politikası belirlenmesi yönündeki kararlı bir mücadele yürütme azim ve kararlılığımız, şimdi, hiç olmadığı kadar güçlüdür. Biz KESK olarak, iktidarlardan icazet ve lütuf  beklemek yerine her zaman olduğu gibi insanca yaşamaya yetecek ücret için “hak verilmez, mücadele ile alınır” şiarı ile tüm yurtta ve her fırsatta, alanlarda, işyerlerinde, sokakta, pazarda, markette, sesimizi duyurabildiğimiz her yerde olacağız. Tüm kamu emekçilerini ve emeklileri, bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı düzeyinde bir artış ve sonrasında, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek bir ücret mücadelemize sahip çıkmaya ve KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenerek, mücadeleye omuz vermeye davet ediyorum.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.