“Fakat, kim de Benim uyarıcı mesajlarımdan yüz çevirirse, iyi bilsin ki onun hayat alanı daraldıkça daralacak ve Kıyamet günü biz o kimseyi kör olarak kaldıracağız. (Kör olarak haşredilen kul) şöyle der: ‘Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşrettin?’ Allah da ‘Evet, öyle! Ayetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun!’ buyurur. (Tâ-hâ, 20/124-126)

Kur’an’lı bir hayat anlamlı, amaçlı ve ahlaklı bir hayattır.

Allah, Kur’an’a yapışan toplumları koruyup yüceltir, Kur’an’dan kopan toplumları ise, âleme rezil edip alçaltır!” buyuruyor Hz. Muhammed (sav).

Malik bin Dinar (ra) der ki;

Yağmurun yeryüzüne hayat verdiği gibi, Kur’an’da mü’min’in kalbine hayat verir!”

Bakınız Rabbimiz ne buyuruyor?

“Siz ey imana erişenler! Her ne zaman sizi, size hayat verecek bir işe çağırırsa, Allah'ın ve (dolayısıyla) Elçi'nin bu çağrısına icabet edin!..”Enfal Sur, 8/24

Allah(cc) ve Resulü (sav) elbette bizi diri tutacak ve zinde kılacak olan şeylere çağırır. O çağrıya kulak verenlerin kişiliklerinde kalite / kalibre / keyfiyet ön planda iken ve gidişatlarında ahenk / uyum / insicam / düzen / denge söz konusudur.

Bedevilikten medeniliğe, süflilikten ulviliğe, vahşilikten vahyiliğe erişmek Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün çağrısına kulak vermekle mümkündür. Birey ve toplumların referans aldıkları şeyler Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün getirdiği şeyler değilse vay onların haline!

İnsan en güzel kıvam da yaratılmış olsa da zaaflarına yenik düşebilir. Allah(cc)’lı, anlamlı, amaçlı ve ahlaklı bir hayat süren insanın bu zaaflarını kontrol edebilme gücüne sahipken Allah bilinci ve ahiret bilinci kaybolmuş bir insanın bu zaaflarına karşı mücadele edebilmesi çok zordur.

Bir kimse hem müslüman olsun hem de hakikat karşısında kör ve sağır kesilsin, Allah ve Resulü’nün uyarılarını ciddiye almasın. Mümkün mü?

Bir kimse hem müslüman olacak hem de haddi aşacak, Kur’an’dan yüz çevirecek, şirke düşecek, kendisine bahşedilmiş olan akıl, güç, yetenek, sağlık, servet gibi nîmetleri kötü yolda kullanacak. Mümkün mü?

Peki Rabbimiz böylesi davrananları cezasız bırakır mı?

Okumak, araştırmak, akletmek, değer üretmek, iyilikleri yaymak, zulme karşı koymak, zalimlere meyletmemek Kur’an’ın evrensel ilkeleridir. Kur’an’ın hükmünü devre dışı bırakan, rafa kaldıran birey ve toplulukların halini anlatan nice ayetler vardır.

“Ve O aklını kullanmayanları pisliğe/rezilliğe mahkûm eder!”Yunus Sur, 10/100

“Ve asla zulümde ısrar edenlerden yana eğilim göstermeyin.  Yoksa, [ahirette] ateş size de dokunur!..” Hud Sur, 11/113

Kısaca söylemek gerekirse;

Kur’an hayattır. Kur’an’lı hayat anlamlı hayattır. Düşünsenize Kur’an olmasaydı Kur’an’la anlamlı hayata kavuşabilen Hz. Ömer’leri, Halid bin Velid’leri, Hz. Aişe’leri, Hz. Sümeyye’leri, Fudayl b. İyaz’ları kendi nefislerinde, ailelerinde ve toplumlarında gerçekleştirecekleri inkılapları nereden bilecektik?
Unutmayalım ki;

Kur’an’ın müdahale ettiği hayatlar da tevhit, irfan ve erdem üzerine kurulan bir medeniyet inşası söz konusudur.