1.5 yıllık evli olduğunuzu söylüyorsun ve ekliyorsun;

“Eşimle 5 aylık tanışıp konuşmamızdan sonra nişanlandık. 2 ay nişanlı kaldıktan sonra da evlendik. Her şey rüya gibiydi. O kadar ortak yönümüz vardı ki, O benim ruh ikizim diyordum. Biz, bir elmanın iki yarısı gibiydik ve birbirimizi her konuda tamamlıyorduk.

Baktığımız yerde aynı şeyleri görüyor, aynı sesleri duyuyor, aynı duyguları hissediyorduk. Her haline, tavrına hayrandım. Konuşmaları, ses tonu bana hitap edişi müthişti. Adım, onun ağzından başka türlü çıkıyordu. Nezaketi, kibarlığı, beni her şeyin üstünde görmesi, gönül tahtının en nadide köşesine beni oturtması ayaklarımı yerden kesiyordu. Bana baktığında gözlerimin içinde kayboluyor seyretmelere doyamıyordu, görüyor hissediyordum. 

Ben mutluluk sarhoşuydum. Onu düşündüğümde, ruhum genişliyordu. Bu mutluluk benim başımı döndürüyordu. Evren durmuştu sanki. Her şey, her yer O olmuştu.

Bir aradayken gözlerinin içine bakıyor, ağzından bir şey çıksa da benden bir şey dilese de yerine getirsem diye bekliyordum. O benim hayatımın kahramanı hatta hayatımın ta kendisiydi.

O benim gözlerimin içinde eriyor ben onun ruhunda dans ediyordum. Böyleydi ve biz birbirimize bayılıyorduk…

Evlendik…

Aynı evde yaşıyorduk. Hayallerimiz, rüyalarımız gerçekleşmişti…

İlk 2-3 ay her şey öncekinden de harikaydı…

Sonra…

Sonra bir şeyler oldu…

Anlamadım…

Bize neler oluyordu, çözemiyordum…

Ben artık, ne onu ne de kendimi tanıyabiliyorum…

İnsan bu kadar mı değişirmiş. Ona ve kendime baktığımda önceki hallerimizden eser yok…

Ne yapacağız?” diyorsun.

Önce sunu belirteyim yaşadıklarınız o kadar doğal ki…

Kadın ve erkek hem ruhsal hem de fiziksel olarak birbirinden çok farklıdır. Bu farklılıklar kadınla erkeğin arasında gizemli bir etkileşimle aşkı doğurur.

Aşıkken insan hem kendine hem de âşık olduğuna karşı hoşça bakar ve hoş görür. Kötü olanı görmez, kötü olanı duymaz, kötü şeyler yapmaz. Varsa yoksa iyi ve güzeldir. Tüm olanları bu bakışla değerlendirir ve yaşar. Yalnız bu durum olağan üstü ve gerçek dışıdır ve sürdürülebilir değildir.

O peri kızının ve o beyaz atlı prensin aşık hallerinin dışında bir de gerçek halleri vardır. İşte o gerçek haller evlenildiğinde ortaya çıkar. Bu çok olağandır. Böyle de olmalıdır.

Araya not: Aşkın, âşık olunan kişi ile hiçbir ilgisi yoktur. Aşk tamamen âşık olan kişinin âşık olduğu kişiye bakışı ve verdiği anlamla ilgilidir.

Evlenmeden önce birbirlerini, görmek, duymak ve bilmek istedikleri yönleri ile gören kişiler artık birbirlerini gerçek yönleri ile de görmeye başlarlar. Bu gerçek yönler olağan insan yönleridir.

Eğer eşler birbirlerinin insan yönlerini reddelerse çatışmalar başlar ve şiddetlenerek devam eder.

Eğer insan yönlerini sükûnet ve sevgiyle sarmalar, olduğu gibi kabul eder, birbirlerine insan olarak kendi olma konusunda izin verir ve birbirilerini desteklerlerse evliliklerinde uyum ve denge oluşur.  Artık birbirlerini olgunca ve derinleşerek sevmeye başlarlar.

Evlikte uyum ve dengenin oluşması ve artarak devam ettirilmesi için birkaç önerim var;

Kendini ve eşini insan olarak gör ve kabul et. Evet o senin eşin ama önce insan. Evet sen onun eşisin ama önce insansın.

Evliliğinizi uzun bir yolculuk olarak gör. Bu yolculukta çıkışlar, inişler, yokuşlar, düzlükler, engebeler olur. Yol tek düze ve dümdüz değildir. Kabul et. 

Evlilikte çeşitli durumlardan kaynağını alan acılar, üzüntüler, haksızlıklar ve hayal kırıklıkları olur. Bu duygular aynı zamanda insanı insan olarak geliştiren ve olgunlaştıran duygulardır. Değer ver ve değerini bil.

Yapılan her hataya karşı bir hamle yapmak zorunda değilsin. Hatalara odaklanmak yerine olumluya ve güzele odaklan. Güzel bak, güzel gör.

Kendine, eşine ve evlilik ilişkine hoşça bak, hoş gör.

Eşinle güzel konuş, takdir et, varlığına şükrünü ifade et. Bunu sıkça yap.

Eşinin güzel konuşmalarını duy. Onları gündeminde tut.

Gerçek sevgi kişinin kendini ve eşini kusursuz olduğu için değil kusurları ile sevmesidir. Hak ettiğin sevgiyi kendine ve hak ettiği sevgiyi eşine ver lütfen.

Sevginiz hayatınızda coşkuyla  dans etsin!

Aslında özetle şunu söyleyeyim;

Yapabildiğin kadar evlenmeden önceki gibi davran. Gerisi gelecek zaten…

Sona not:

Eşin dışındaki diğerlerine gösterdiğin anlayışı, hoşgörü ve sabrı bir düşün. Eşin en azından o kadarını hak etmiyor mu?