630—“Resulüllah diyor ki: “Bir keresinde rüyamda yanıma iki kişi geldiler, beni alıp bir yerleri götürdüler. Orası öyle bir yerdi ki, ne yere ne de göğe benziyordu. Bambaşka bir yerdi. Adamın biri sırt üstü uzanmış, bir başkası da onun sırtına çıkmış, eline bir karpuz misali bir taş almış, alttaki adamın kafasına o taşı vura vura kafasını parçalıyor. Sonra taş o kişinin elinden düşüyor, yuvarlanarak ileri bir yere gidiyor. O kişi taşı almayan gidiyor, gelene kadar kafası ezilenin kafası eski halini alıyor ve o kişi yine alttakinin kafasını ezmeye devam ediyor. Aynı şekilde bu ceza sistemi böyle devam ediyor.

“Bu olayı gören Hz Resul diyor ki: “Hemen ilerledim, adama sordum dedim ki: Bu adam ne suç işledi ki, siz onu böyle cezalandırıyorsunuz? O kişi de bana şu cevabı verdi ve dedi ki: Gördüğün bu adam var ya, geceleyin başını yastığa koydumu ta sabaha kadar uyurdu. Hiç bir zaman kalkıp Allah’I zikretmediği gibi gece namazını da kılmaz ve Kur’an da okumazdı. İşte akşamdan sabaha kadar yatıp uyuyanların cezası budur. Bu onların şu anda ki cezasıdır. Bu hal kıyamete kadar böyle sürüp gidecektir. Kıyamette ne olacağını da ancak Allah bilir.”

(Eşrefoğlu Rumi, Müzekkinnüfus, s. 424-426)

Evet iftiranın bu kadarını da pes Doğrusu! Allah Resulünün ağzından böylesine bir yalan uydurmak ve ona iftirada bulunmak. Bundan daha fenası olmaz. Hem de sadece uyuyan kimse için böylesine bir ceza uygulma, Allah Resulünün ağzından böyle bir söz sudur etmez.

Şimdi bu kıssanın gerçek olup olmayacağını akıl ve mantıkla çözmeye çalışalım. Tasavvuf ehlini şöyle bir usulü vardır. İbadetleri ve takvayı öyle zorlaştırırlar ki diğer insanları onları yapması kesinlikle mümkün olmaz. İslam aleminin Mezhep imamı olan İmamı Azama öyle bir özellik verirler ki kırk sene hiç gece yatmadan sabah namazına kadar bekledi ve akşam namazının abdesti ile sabah namazını kıldı” denir. Bu ibadeti yapmak ve onun ulaştığı mükafata ulaşmak Herkesin hakkı değil mi? Tabi ki herkes, her inanan böyle bir ibadet yapsa hayat devam edebilir mi? Toplumun hayâtı nasıl devam eder?

Tabi bununla da bitmiyor: İyi bir kul olabilmek için kırk günlük çileye gireceksin, bir defayla yetinmeyip bir kaç defa tekrarlayacaksın. Aylarca yemek yemeyeceksin ve su içmeyeceksin. Böyle bir hayat devam etmez ya velevki devam ettiğini kabul edelim. Böyle bir yaşantı da toplum düzeni devam edebilir mi? Yani çitçi böyle yaşayarak ekin ekip biçe bilir mi. Fırıncı ekmek hazırlayabilir mi? Fabrikalar çalışıp işçiler çalışabilir mi? Sayılmayacak kadar toplum düzenini sağlayan hiç bir şey yerine getirilemez ve alemin düzeni bozulur, üretim olmaz, anarşi doğar.

Allah bizden böyle bir yaşam istemiyor. Dünyada rızkımızı kazanmak için mesai saatini ve gece dinlenmek için uykuyu en büyük nimet olarak vermiştir. “Allah kimseye gücünün yetmeyeceği bir şeyi teklif etmeyeceğini” Bakara 286 ayetinde bildirmiştir. Bu tür kıssalar diğer insanları korkutup kendilerine köle etmek ve onları sömürmek için ve kendilerini böyle zorluklarla Allah’ın özel muhabbetini kazandıklarını, keramet sahibi olduklarını kabul ettirmek için uydurdukları yalanlardır. Bunlara göre İslam’ın hiç bir hüküm yaşanmaz demektir.