Ekonomimizdeki sıkıntıların en önemli nedeni hiç kuşkusuz enflasyondur. Alınan onca önleme rağmen enflasyon canavarı ile yapılan mücadelede beklenen noktaya gelinemedi.
Pahalılık dikkat edilecek olursa bugün en önemli ekonomik sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çarşı-pazarda ürünlerin fiyatları el yakıyor. Her geçen gün mutfaklardaki yangın büyüyor. Hayat pahalılığından yakınmayan var mı? Dar gelirliler daha da sıkıntı yaşar hale geldi.
Soru şu:
2019’da enflasyon normal seviyelere iner mi?
Ekonomistler, önümüzdeki yıl içinde de enflasyonun sorun olacağına dikkat çekiyor. Pahalılığın önlenmediği, döviz kurundaki artışların enflasyonu tetikleyebileceğine vurgu yapılıyor.
Yine de karamsar ve umutsuz olmayalım. Temennimiz pahalılığı önleme ve enflasyonla mücadelede başarı elde edilmesidir.
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, gelecek dönemde hızla eğitim, hukuk, vergi sistemi ve istihdam piyasasında yapısal reform programlarının uygulamaya konmasının kritik öneme sahip olduğunu söyledi ve “Önümüzdeki yılda da enflasyonun % 16 sevilerinde olabileceğini tahmin ediyorum” dedi.
Hakan Ateş, yaptığı açıklamada şu tespitlerde bulundu:
-Sektörün sorunlu kredi oranı 2017 sonuna (yüzde 3) kıyasla bir miktar artış göstermekle birlikte makul seviyelerde.
-2019’da hem fonlama tarafındaki sıkışma hem de faiz oranlarındaki artış kredi büyümesi üzerinde baskı yaratmaya devam edecek.
-Jeopolitik belirsizlikler, ticaret savaşları ve gelişmiş ülkelerdeki parasal sıkılaşma göz önüne alındığında, fonlamaya erişim ve fonlamanın maliyeti en önemli sorunlardan biri olmaya devam edecek.
-Yılın son çeyreğinde negatife döndüğünü tahmin ettiğimiz büyümenin, 2019’un ilk yarısında da zayıf seyretmesini, yıl genelinde büyümenin yüzde 2 civarında tarihsel ortalamaların altında gerçekleşmesini bekliyoruz.
-Kurdaki stabilizasyon devam ettiği takdirde, 2019’da enflasyon yüzde 16 seviyesinde gerçekleşebilir.
-Reel sektördeki bilanço tahribatının bankalara ve devlete yansımaması için kamu finansmanı destekli bir modele ihtiyaç var. Eğer reel sektörün sıkıntıları yerinde çözülebilirse bankalara yansıması olmaz ve bankalar ekonomiye desteğine devam edebilir.
Yeni yıl ile birlikte emekli, işçi ve memur maaşlarına enflasyon oranında zam yapılacak. Bu zamlar bütçeye yük getiriyor. Bu yükün azaltılması için alınan ve alınmakta olan önlemler olacaktı.
Vergiler ve devlette tasarruf bunların başında geliyor.
Bunun anlamı da önümüzdeki yılda kemerlerin sıkılacağını gösteriyor.
Sıkıntıların bir başka nedenine gelince:
Faiz oranları çok yüksek. BU faiz oranları ile piyasaların hareketlenmesi beklenmiyor.
Merkez Bankası faiz indirimine giderse dolarda ani yükselişin olabileceği görülüyor. Dolardaki yükseliş ekonomimize daha fazla yük getirir.
Özellikle ithalata dayalı politikalarda dolardaki yükseliş, devletin yükünü daha da artırıyor. Zaten cari açığın yıllardır kapanmaması ve sorun olması da buradan kaynaklanmıyor mu?
Özetleyelim:
Her zaman söylediğimiz şu olmuştur: Üretimimizi artırmalıyız, kendi yağımızla kavrulmayı ilke edinmeliyiz.
Dünyada kendi kendine ürettiği ile yetinebilen 7 ülkeden biriydik. Bugün, birçok tarım ürününü et dahil ithal ediyoruz. Bunlara döviz gidiyor. Cari açığın kapanmamasının nedenlerinden biri de budur.
Artık pahalılığı ve enflasyonu sorun olmaktan çıkarmak, cari açığı kapatmak durumundayız. Refah ülkesi olmanın olmazsa olmazları bunlardır. Bu mücadeleyi kazanabilmek için yapılması ve atılması gereken adımlar vardır.