Köyümüze pek nadir satıcı gelirdi.Çok sapa bir köydü. Zaten ozamanlar ancak fındık ve mısır karşılığı satıcılardan birşeyler alınabilirdi.Yokluk,yoksulluk parasızlık... Ne derseniz deyin,ama insanların bir aldığı elbiseyi çok uzun zaman giydiklerini hala net bir şekilde hatırlıyorum... Kara lastikleri beş yerinden delik olsada yüreği umutla dolu insanlardık.

Birgün köyümüze elma şekeri satan bir satıcı geldi. Ozamana kadar şekerci görmemişim hiç.Nasıl heyecanlandım bilemezsiniz.Tam kış vakti.Ne fındık var elimizde nede mısır...Babam ise evi zor döndürüyorken ondan şeker için harçlık istemek hiç olmayacak birşeydi...Elma şekeri satan amca pek bir sendelerdi yürürken.Köyün büyükleri "adamın yüreği hastaymış. O yüzden sendeliyor... -" dediklerinde pek bir şey anlamadım. Ama Uludere köprüsüne çıkar, hep onun yollarını gözlerdim.-"Şekerciii... Baldan tatlı elma şekerleri... -" diye bağırmaya başladığında içim giderdi.Elimdeki tahta parçasıyla yeri eşelerdim hayaller kurarak.Bir gün eşelediğim yerde birkaç madeni para bulduğumda, ne yapacağımı bilememiş, tozlu topraklı madeni parayla doğru şekerci amcanın yanına koşmuştum...

Bir heyecanla parayı uzatınca gülümsedi.Ve en güzel elma şekerlerinden birini verdi bana.Dünyalar benim olmuştu.Diğer paraları cebime koyup, köprüye gittim.Ve doyuncaya kadar yedim elma şekerini... Her ay şekerci amcanın gelmesini bekliyordum artık.Kimseye söylemediğim birkaç madeni param vardı.Ve her geldiğinde bir şeker alıyordum bu para karşılığında... Defalarca aynı durumu yaşadık. Ben ona bulduğum paralardan uzattım. Oda bana en güzel elma şekerini verdi...

Fakat o günden sonra birdaha görememiştim elma şekeri satan amcayı.Aylar geçti aradan gelmemişti köyümüze.Hiç gününü aksatmazdı oysa.Bir akşam hüzünle bahçedeki  sedirde oturduğumu gören babam,ne olduğunu sorduğunda, şekerci amcanın artık gelmediğini söylemiştim.Babam ise, - "Yüreği hastaymış ya. Geçenlerde vefat etmiş-" dediğinde okadar üzülmüştümki. Babam elma şekeri alacak param yokken, neden böyle ısrarla şekerciyi sorduğumu söylediğinde ise, cebimden son iki tane kalan madeni oarayu çıkarıp babama uzattım.Uludere'nin orada bulduğumu söyledim.Ve şekerci amcadab her gelişinde bu paralar sayesinde şeker alabildiğimi...

Babam gülümsemiş ve bu paraların tarihinin geçtiğini söylemişti bana.Ozamana kadar elime para geçmediği için, hiç anlayamamıştım eski tarihli para olduklarını.Sonra gözyaşlarıyla seslendim babama.-"Hiçte yüreği hasta değilmiş şekerci amcanın...Öyle güzel bir yürek taşıyormuşki. Eski parayla, fakında olmadan, ben ondan şeker aldığımı sanırken, meğer o benim gönlümü almış... -"

Her yürek bir insan taşır. Ama her insan bir yürek taşıyamaz...