“Çok mutsuzum, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor, çok sıkılıyorum, ayrıca yapacak bir şey de bulamıyorum” diyorsun. Ve devam ediyorsun;

“Şu korona günleri beni mahvetti. Eskiden yaptığım hiçbir şeyi yapamaz oldum. Gerçi eskiden de pek yapacak bir şey bulamıyordum ama en azından aklımda korona yoktu. Neyse şu günler bir geçsin bakarız” diyorsun. Ve genceciksin…

Her insan eşsizdir. Eşi benzeri yoktur. Dünya da tektir. Olağanüstü bir yaradılışa ve muhteşem bir yapabilme potansiyeline sahiptir.

Hedefi olan insanın, durumlar ve koşullar ne olursa olsun ve hayat ne getirirse getirsin her zaman yapılacak bir şeyleri vardır. Yine insanın muhteşem bir uyum yeteneği vardır. Her koşula uyum sağlayabilir. Koşulları kendine özgü yöntemlerle kendine uyumlandırabilir. Tüm bu özellikler istisnasız tüm insanlar için geçerlidir. Senin için de…

Sevgili insan;

Tüm bu özelliklere sahipsin ya hani…

Acaba ne kadarının hakkını veriyorsun?

Ne kadarının gereğini yapıyorsun?

Ne kadarını tüketiyor ne kadarını yönetiyorsun?

Lütfen kafanı kumdan çıkarıp, aynada gördüğün o yüze bakıp değerlendirir misin kendini?

Sana koşulsuzca verilmiş o yirmi dört saatlik süreyi ne ile dolduruyorsun?

Zaman çok acayip….

Sanki yapacakların için önünde çok zaman varmış gibi geliyorken bir de bakıyorsun ki günler günleri, aylar ayları kovalamış ve yıllar geçivermiş. Hani daha çok vardı? Kalmıyor demi…

Sen, miskin miskin takılırken, kendini, sıkıla sıkıla, ha bide, keyifsiz mutsuz, hiç de işe yaramadığını bildiğin saçmalıklara mahkûm ederken, yaş almaya devam ediyorsun. Farkında mısın?

“Depresif duyguların en önemli kaynaklarından bir tanesi ne yapacağını bilip onu yapmamaktır”. Niye depresifsin bil istedim.

Sen, yaşamının geri kalanında neler olacağını merak ediyor musun?

O zaman sana çok basit bir yol söyleyeyim;

Bugün yaptıklarına ve yapmadıklarına bakman yeterli.

Çünkü geleceğinde ne olacağını ve ne olmayacağını bugün hayatına koydukların ve koymadıkların belirleyecek.  Aynı bugününün dün yaptıklarından ve yapmadıklarından oluştuğu gibi…

İnsanın gün içerisindeki eylemleri, kendi geleceği için oluşturduğu hedeflerine yönelik etkinlikler içeriyorsa zamanını ve çabasını doğru yönetiyor demektir. Yoksa pişmanlık ve hayal kırıklıkları ile dolu bir gelecek kaçınılmazdır.

Kendine layık gördüğün hayata bir bakar mısın? Geleceğini ellerinle teslim ettiğin hayat bu mu senin?

İnsanın içindeki bir şeyler koşulların üzerindedir. O içindekileri fark eden, koşulların üzerinde düşünen ve eyleme geçenler, arzu ettikleri yaşam başarısı için çaba harcıyor demektir. Başarı bir sonuç değildir. Başarı, hedefe doğru ilerlerken karşılaşılan engelleri bir bir aşmak, acı çekmek, hatalarından ders almak, vazgeçmemek ve hedefine tutkuyla bağlanarak devam ettirilen bir süreçtir.

Hayatta konfor ve mutluluk bir başkasının verdiği değil, senin hakkını vererek elde ettiğindir. Eğer kendine bir hayat hikayesi oluşturmak istiyorsan hikâye olmaya değecek eylemlerin olmalıdır. Hayat hikayeleri de acılardan, hayal kırıklıklarından, başarısızlıklardan, üzüntülerden oluşur. Tüm bunlardan kaçmak, eylemsizlik içinde olmaya devam etmek hikayesiz bomboş bir zaman tüketiştir, hakkını vererek yaşamak değildir!

Sana sunulmuş olan bu yaşamın hakkını ver ve sefasını sür…

Yazdıklarımı acı ama gerçek şu cümlemle sonlandırayım;

“Sen değilsen hiçbir kimse, şimdi değilse hiçbir zaman, bir başkası senin için hiçbir şeyi hiçbir zaman yapamayacak”