Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs hastalığı nedeniyle dünya da olduğu gibi ülkemizde de bir çok yer kapalı durumda. Bu kapalı mekanlar arasında camilerimizde bulunmakta. Camilerimize şimdilerde kimse gidemiyor, belli kısıtlamalar ile ancak yapabiliyoruz ibadetlerimizi... İnsanlar artık evlerinde veya kendi özel alanlarında ibadetlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.

          Camiye giden topluluğa bakınca genelde erkekleri ve yaşı ilerlemiş kişileri görüyorum. Kadınlar için her camide yer yok, bunu bildiğimden kadınların az olmasını ve evde ibadet etmesini anlayışla karşılıyorum ancak geri kalan topluluğa bakınca neden camiye gidilmiyor diye sormadan edemiyorum. Yetişkinler, gençler, çocuklar...

          Kimi insanların özel sebepleri, engelleri vardır ancak müslüman bir ülkede en azından toplumun çoğunluğunun namaz vaktinde camide olması gerektiğini düşünüyorum. Saatlerce sokakta gezmeye, alışverişe, misafirliklere veya başka şeylere vakit harcarken, ibadete zaman ayrılmadığını görüyorum. Kimisi ibadetini yerine getirmekte istemeyebilir, herkesin kendi özgür inancı, düşüncesi... Beni endişelendiren durum çocuklar... Çocuklara karşıdinimizi nasıl tanıtıyoruz, ne kadar sevdiriyoruz, ne kadar doğru davranışlar sergiliyoruz. Bu soruları sürekli düşünmemin sebebi ise çocukluğumda bizzat başımdan geçen olaylardan kaynaklı...

        Çocukluğumda mübarek Ramazan ayında rahmetli babaannem ile her gün teravihe giderdik. Hiç aksatmadan her gün... O çocuk halimle bıkmadan her gün eşlik eder, camide okuldan mahalleden arkadaşlarımı görür, beraber namaza dururduk. Namazdan önce kızlarla sohbet eder, şakalaşırdık. Benim için camiye gitmek çok eğlenceliydi. O çocuk halimizle kimseye zarar vermeden, rahatsız etmeden camide namazımızı kılardık. Ancak camiye gelen bize göre büyük kadınlar biz çocukları sürekli terslemeye başladı. Bizden büyük o dönem abla, teyze diye hitap ettiklerim namazdan önce kendi aralarında sohbet ederlerken, biz çocukların seslerini duymaya tahammülleri yoktu. Bizler eğer önde veya ortalarda bir yerde saf tuttuysak, bizleri itekleyerek en geriye en arkaya gönderiyorlardı. Siz çocuksunuz ne işiniz var gidin en arkada kılın, çekilin ayak altından sözlerini duyuyorduk sürekli. İster istemez bize böyle davrananlara karşı tepki vermeye başladık. Camiye gelirken artık o eski neşemizi kaybetmeye başlamıştık. Bir gün son raddeye geldik. Yine bütün çocuklar en arkaya atıldık ve ne rüku için eğilmeye ne secdeye gitmeye yerimiz yoktu. Duvarın önündeki kalorifere yapışmış bir halde sadece kıyamda durabilecek kadar yer kalmıştı bizi. O halde yine de bütün çocuklar namaz kılmaya çalıştık, içimizden Allah’tan özür diliyorduk tam eğilemiyoruz, secdeye gidemiyoruz, yerimiz yok diye... Kıyama kalktıkça kalorifere ister istemez çarpmaya başladık ve rekatlar arasında yediğimiz azarın haddini hesabını bilemezsiniz. Hem bize namaz kılmak için yer vermemişlerdi, hem çocuk halimizle sıkışık yerde kılmaya çalışıyorduk, hem yine de suçlu biz çocuklardık. O gün bizden büyüklere bağırmaya başladık, artık dayanamadık.

          Ertesi gün rahmetli babaannem hadi camiye gidiyoruz diyince, artık camiye gelmek istemediğimi, çok sıkıldığımı mutsuz olduğumu söyledim. Rahmetli bana sebebini sorunca söyledim ve beni yanında camiye götürdü. Camiye gittik ve babaannem yanımdan sakın ayrılmayın, herşeyi bana bırakın diyerek bizi tekrar azarlamaya gelen ablalara, teyzelere haddini bildirdi. O gün sıkışmadan, terslenmeden namazımızı kılmıştık babaannem sayesinde. Tabi ki bizi kovalamayanların kötü bakışları sürekli üzerimizdeydi. Bu durumdan da rahatsızdım. Biliyordum ki buldukları ilk fırsatta yine azarlayacaklardı bizi. Artık camiye gitmek istemiyordum ve çok uzun süre camiye gitmedim. Oysa ki suç caminin değildi, benim değildi ama öyle bilinçsiz insanlar beni camiye küstürmüşlerdi. Sırf onları görmemek, azar yememek için camiden kaçıyordum.

         Günümüzde de hala çocuklara karşı son derece bilinçsizce yaklaşılıyor. Kur’an’ı Kerim’i alıp bakmak isteyen çocuğun eline vuruyorlar, bırakın açsın baksın okusun merak etsin. Çocuk ibadet edecekken şu hareketi eksik yaptın, bunu yanlış yaptın diye sürekli baskı kurmaktansa, bırakın önce bir sevsin, zamanla tatlı dille kendiniz göstererek doğrusunu yaptırırsınız. Toplumumuzda bir şey yapılacaksa en mükemmel haliyle yapılmalı, bu görüş yaygın. Ancak onlar çocuk, bir anda bütün duaları, bütün kuralları bilemezler ve siz bir anda yüklenirseniz sıkılır kaçarlar. Yanlış dua ediyor bile olsa azarlamayın, korkutmayın. Ona şakayla, oyunla zaman içerisinde doğrusunu gösterin. 

          Bence ülkemizde şu an genç nüfus pek camiye gitmiyorsa ve şu an çocuklar babalarının peşine takılıp camiye gitmiyorlarsa, bunun sebebi işte bu yanlış davranışlardır.. Çocuklar camiye küserse gelecekte camiye gidecek neslimiz kalmayacak. Bırakın gürültü çıkarsınlar, bırakın hata yapsınlar. O hataları düzeltebilirsiniz ancak küstürmeyin, soğutmayın bir daha zor olur tekrar sevmesi, istemesi. İslam ülkesine yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla camiye gitmek yakışır, camiden gelecek nesilleri soğutmak değil.