Çiftler, kadın - erkek duygusal ilişkilerinde, çoğunlukla karşılarındaki kişiyi tanımaya odaklanıyorlar. Onlara, büyükler tarafından da ilişki (flört, söz ve nişanlılık) süresince hep karşındakini iyi tanı telkinleri yapılıyor. Ve herkes karşısındaki kişi ile ilgili birçok soruya yanıt bulmaya çalışıyor. Hatta yanıtlar aranırken senaryolar oluşturulup, roller yapılıp, kişi testlerden geçirilebiliyor.

Beni gerçekten seviyor mu?

Fikirleri ve düşünceleri benimle uyuşuyor mu?

Dünya görüşü benimkine benzer mi?

Ekonomik durumu yeterli mi?

Benim aileme değer veriyor mu?

Benim değeri mi biliyor mu?

Yanıma yakışıyor mu?

Beni mutlu edebiliyor mu? … Bu liste çok uzatılabilir.

Bu şekildeki bir yaklaşıma kötü demiyorum ancak eksik buluyorum. Elbette karşıdakini tanımaya çalışmak çok önemli. Ama bu tür ilişkiler içinde kişi kendini de tanımaya çalışmazsa o soruları kendine yönelterek sorup yanıt almazsa eksik kalır. Onun için çiftler soruların yanıtlarını kendileri için de vermeliler.

Acaba onunla ilişkimde ben nasıl biriyim?

Onu gerçekten seviyor muyum?

Nazik miyim? Kaba mıyım?

Fikirlerim ve düşüncelerim onunki ile uyuşuyor mu?

Dünya görüşüm onunkine benzer mi?

Onun ailesine değer veriyor muyum?

Onun değerini biliyor muyum?

Yanına yakışıyor muyum? Vb…

Kişiler ilişki içinde kendilerini ve birbirlerini tanıyarak karar verirlerse o evliliğe ‘bizim evliliğimiz’ diyebilirler.