Okumada ustalaşıp artık öğrenecek bir şeyin kalmadığını düşünmek olası mı sizce? Şu anda bu satırları neden okuyorsunuz? Merakınızdan mı, alışkanlık mı yoksa... Oldukça kapsamlı ve karmaşık bir eylem olan okumak, göz ile beyin arasında dikkatli bir iş birliği gerektirmez mi? Gerektirir elbet. Okumakta olduğunuz harflerin, anlattığı fikirlerin tarafınızdan tamamen algılanması gerekir.

Eğer bir şey okuyorsak okuma amaçlarımızın da farklılık gösterdiğini ifade edebiliriz. Örneğin bir gazetenin spor sayfasını okuyan kişi tuttuğu takımın maçında golleri kimin attığını, kimlerin kırmızı ve sarı kart gördüğünü bilmek isteyebilir. İş ortamında farklı amaçlarla yazılmış metinleri okuruz. Bir şiiri okuma sebebimiz de bambaşkadır. Bazen yazmaya o denli zaman harcarız ki yazmanın ilk şartı olan okumayı unuturuz. Okuma da önemli bir iletişim becerisidir. Etkili, güzel, doğru bir konuşma yapmakla görevli iseniz; elinizdeki yazılı metni en güzel, en doğru, en anlamlı biçimde okumanız beklenir. Öyle bir okuma ki, metne ruh katmanız, arada bir sayfadan gözlerinizi kaçırıp insanların gözlerinin içine bakmanız, okumanızı beden dili ile anlamlı hale getirmeniz, ses tonunuzdaki hoşa giderlik, sesinizin duyulabilirliği ve dinamikliği, inandırıcılığınız gibi pek çok özelliği hissettirmeniz beklenir, sizden. Okuma yaklaşımları üzerinde de duracak olursak; özellikle üç teknik çok kullanılır: Taramak, gözden geçirmek ve detaylı yaklaşmak. Belli bir detayı bulmak için metnin hızla okunması "tarama" olarak bilinir. Örneğin telefon defterinde, adres defterinde aranan isim veya bir gazetenin döviz kura sayfalarının aranması vb. "Gözden geçirme" ise metnin hızlı bir biçimde okunmasıdır. Anlatılan hakkında genel bilgi edinilmesini sağlar. Örneğin; herhangi bir yazının detaylı okunup okunmaması gerektiğine veya toplantı ile ilgili raporun tümünün okunup okunmayacağına karar verilmesini kolaylaştırır. Gözden geçirme hızını artırmak için iki parmağı sayfa ortasına koyup satır satır aşağı kaydırırken gözler sola ve sağa hızla hareket ettirilir. Bir diğeri, perde tekniği denen yöntemle de okunan satırlar bir kâğıtla sıra ile kapanır ki her iki metot da geriye dönülmesini ve okunan yerlerin tekrar okunmasını engeller. Böylelikle daha hızlı okunabilir.

Detaylı okumayı gerektiren durumlar da olabilir. Örneğin; bir rapor okunmalıdır. Cümleler üzerinde yoğunlaşılmalıdır. Okurken kendi kendine sorular sorulabilir. Parçaya güdülenip net incelenirken, ders kitabı okunurken, gözden geçirme metoduna nazaran daha yavaş fikir geliştirilmesi sağlanır. Dikkatli ve analitik bir okuma gerektirir. Duygusal sözcüklerin kullanımı okuyucuda da mantıktan çok duygusal tepki oluşturur. Örneğin, "Okulumuz bu yıl etkileyici başarı gösterdi." cümlesinde "etkileyici" sözü duygusaldır. Kanıt sız etkiler. "Bomba gibi..." sözcüğünün iması da duygusaldır. Özellikle iş yaşamında, okunan metne karşı görüş destekleyen kanıtlar yoksa, kuşkucu yaklaşımda yarar vardır. Sonuç olarak bilgi sahibi olmanızı kolaylaştıran yöntemlerdir bunlar. Metnin uzunluğu, zorluğu, konusu okuma metodunuzu belirler. Örneğin, teknik ve karmaşık bir metni detaylı okumak gerekir. Bilgi edinmek için okumak, dikkat, pratiklik, konsantrasyon gerektiren karmaşık bir beceridir. Okuma eylemi başarının önemli bir bölümüdür. Bu tekniklerin azimle uygulanması ileriye yönelik profesyonel kariyeriniz süresince de size çok yardımcı olacaktır. Bütün bilgileri elde etmek için metni baştan sona okuma yöntemi, "çözümsel okuma" diye adlandırılır. Bir kitabı baştan sona okumak, içindeki bilgilerin özümsenmesinin etkili yöntemi değildir/ilk değerlendirme" denilen süreçle işe başlamalı, belli unsurlar okunup edinilen bilgiler kaydedilmelidir. Genel değerlendirme, içindekiler sayfası, indeks, ilk ve son paragraflar, özet ve sonuç... Sevgili okurlar, ihtiyacınız olan malzemeyi bulduktan sonra eleştirel gözle okumanız ve okumanın tadını sizden sonraki kuşaklara aktarmanız dileğiyle... Şendağ ALBAYRAK Bir Öğretmen Kaleminden.