MEHMET TIRPAN

Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tolga Karaköy, Rusya - Ukrayna savaşı ve iklimlerin değişmesi ile birlikte gıdanın, buğdayın ve ata tohumunun öneminin net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi.

Özellikle bu süreçte buğdayın ön plana çıktığını, bu sebeple ata tohumları ve modern tohumlar üzerinde tüm dünyada ciddi çalışmalar yapılmaya başlandığını açıklayan Karaköy, “Ata tohumları elbette çok çok mühim bizim genetik zenginliklerimiz ama bu genetik zenginliklerin bugün ki modern çeşitlerin yerini alması mümkün değildir. Ancak bu bahsettiğimiz çeşitleri bitki ıslahında yeni çeşitlerin geliştirilmesinde kullanmalıyız, korumalıyız ve gen bankalarımızda muhafazasını sağlamalıyız. Gelecekte yerli ve milli çeşitlerimizin geliştirilmesinde bize çok faydalı olacaklardır.” dedi.

Özellikle buğday konusunda Türkiye’de çok fazla biyoçeşitliliğin söz konusu olduğunu bu sebeple ata tohumlarının geliştirilerek ön plana çıkarılması gerektiğine vurgu yapan Karaköy, “Yerel çeşitlerimiz özellikle yüzyıllar boyunca doğal seçimle bugün varlığını devam ettiren geniş adaptasyon yeteneğine sahip özellikle tane kaliteleri yüksek fakat tane verimliliği sınırlı olan ve çiftçinin deyimi ile ne öldüren ne de güldüren çeşitler olarak bilinmektedir. Çoğunlukla buğday noktasında yerel çeşitlerimiz ve ata tohumlarımız uzun boylu ve yatma özellikleri olan, gübre ve bitki desteklemesine tepkileri düşük olan çeşitlerdir. Aynı zamanda ata tohumlarımızın yaprak hastalıklarına karşı dirençleri de zayıftır. Bazı yerel çeşitlerde özellikle dağ köylerinde geçimlilik işletmelerinde engebeli, yamaç, kıraç arazilerde ata tohumlarının ekildiğini biliyoruz. Günümüzde işe ata tohumlarının bir çoğunun yerinin ise modern çeşitlerin aldığını da biliyoruz. Yerel genotipler elbetteki bahsettiğimiz özellikler bakımından ön plana çıkarlar ancak ata çeşitlerimiz bugün hiçbir zaman modern çeşitlerin yerini almalarını bekleyemeyiz. Bunlar bitki ıslahı açısından bahsettiğimiz özellikleri ile ön plana çıkarlar ancak hiç bir zaman modern çeşitlerle yarışamazlar. Dünya nüfusunun hızla artması günümüz koşullarında ülkemiz nüfusunun beslenmesinde sadece ata tohumları ve yerel çeşitlerin kullanılması ile sorunu çözebiliriz mantığı son derece yanlış bir mantıktır. Ancak bilim insanları zaten şuanda yaptıkları ıslah çalışmalarında söz konusu olan ata tohumlarının genetopik yönden üstün olan yönlerini kullanıyor. Bunları genetör olarak kullanıyoruz ve şuanda çeşit adaylarımızın içerisinde bunların kanını taşıyan birçok çeşit olduğunu da biliyoruz. Hatta 1950 ‘li yıllarda Amerikalı ve Rus bilim adamları yöremizden bir çok yerel çeşit toplamış ve bu yerel çeşitler Rusya’da ve Amerika’da bir çok çeşidin geliştirilmesinde yaygın olarak kullanılmış ve kanlarını taşıyorlar. Bilim insanları da bu konu üzerinde çok yoğun bir çalışma içerisinde bizlerde yapılan çalışmalar neticesinde özellikle yerel buğday çeşitlerinin taşıdığı bu geniş varyasyon üzerinde ayrıntılı araştırmalar yapılmış ve 18 bin tip ve 256 yeni çeşit tespit edilmiştir.” ifadelerini kullandı.