29-30 yaşlarında bir hanım 2 ay önce doğum yapmıştı. Eşi iş yoğunluğunu bahane ederek eve çok az geliyordu. Hanım eşinin yoğun iş temposunu kabul etmiş olmasına rağmen bebeği ve kendisini yaşamının bu kadar dışında tutmasına içerliyordu. Bazen paylaşmaya çok gereksinim duyuyordu. O gün akşama doğru eşini arayarak onunla konuşmaya gereksinimi olduğunu söyledi ve eve erken gelebilir misin diye sordu. Eşi gelemeyeceğini arkadaşlarına söz verdiğini söyledi. Hanım evde yalnızdı. Bebeği ile ilgili gözlemlediği değişimleri ve anne olma ile ilgili duygularını eşi ile paylaşmak istiyordu. Baba olarak eşini kendi yaşamlarının içinde görmek istiyordu. O gün buna gereksinimi vardı. Beyefendi saatler sonra eve gelmişti hanım ve bebek uyuyorlardı. Bu ilk defa olmuyordu…

45-46 yaşlarında bir hanım eşine telefon etti. Konuşmaya ihtiyacı olduğunu zaman ayırmasını istediğini söyledi. Eşi o anda uygun olmadığını 1,5-2 saat sonra uygun olacağını söyledi. Yarım saat sonra arayarak başka işlerinin olduğunu ve görüşemeyeceklerini söyledi. Hanım, eşinin işlerinin yoğunluğunun farkında olduğu için pek istekte bulunmaz hemen hemen yaşamlarının ve çocuklarının bütün yükünü kendisi üstlenirdi. Bu onun için sorun değildi çünkü her şeyin üstesinden gelebiliyordu. Ama bazen eşinin desteğine gereksinim duyuyor onun varlığını hissetmek ve yaşamak için konuşmaya ihtiyacı oluyordu. Bugün de o günlerden biriydi. Konuşmaya, anlaşılmaya ve bir miktar da desteğe ihtiyacı vardı. Eşinin desteğine…  Beyefendi saatler sonra eve gelmişti ve hanım uyuyordu. Bu ilk defa olmuyordu…

9-10 yaşlarında bir çocuktu. Kapıyı çaldığında açan annesine anne ne oldu biliyor musun diye anlatmaya başladı. Annesi çocuğu susturarak şu anda işi olduğunu söyledi. Hemen giysilerini çıkarmasını elini yüzünü yıkamasını istedi. Çocuğun anlatma hamlelerini geri çevirdi ve ses tonunu yükselterek odasına gönderdi. Akşamın koşuşturmaları içinde yemekler yendi, bulaşıklar yıkandı, çaylar içilip diziler seyredildi. Annenin çocuğunu dinlemek için uygun olduğunu hissettiği saat gelmişti ama çocuk uyuyordu.  Bu ilk defa olmuyordu…

Baba işten eve gelmişti. Günlük giysilerini giymiş kumandayı eline alarak kanepeye uzanmış, televizyon izliyordu.  3-4 yaşlarındaki oğlu oyuncaklarını getirerek babasına gösteriyor oynamak istiyordu. Babası bir şekilde çocuğu başından savıyor haberleri izlediğini bahane ederek annesine oğlunu yanından alması için sesleniyordu. Haberler, maçlar bitmişti. Baba çocuğu ile ilgilenmek için uygundu ama çocuk uyuyordu. Bu ilk defa olmuyordu…

Evlerde yukarıdakilere benzer ne kadar çok durum yaşanıyor değil mi?

Sevgili hanımlar ve beyler günlük telaş edindikleriniz içinde ne kadar çok göz ardı ettikleriniz var farkında mısınız?

O anlarda kaçırdıklarınızın bir daha geri gelmeyeceğini üstelik sonrasında da işin işten geçtiğini öğrenip önlem almak için daha kaç olay yaşamanız gerekiyor?