İnsanlar sadece aklın emirleri ile yönetilmezler,ruhlarına inmeli ve duygularıyla bütünleşmelisiniz. Yönetenler kitlelerin ruhuna uzak kalınca, yaptıkları icraatlar da toplumdan uzak kalır ve doğru işler yapıyor olsalar bile kabul görmezler.

Fransız Sosyolog Gustave Le Bon; “Kitlelerin hayal gücü üzerine etki etme sanatı, onları idare etme sanatıdır” diyor. Duygularına hitap edeceksiniz. Aksi takdirde değer görmezsiniz. Aşırı duygusallıkta aşığı usandırır! Bunu da unutmayın.

Doğru zaman da doğru tavır ve davranış toplumlar için takdir edilen davranıştır. Genel bir girişten sonra asıl gelmem gereken konuya geleyim.Geçtiğimiz hafta SİSAM( Sivas Sosyal Araştırmalar Merkezi) yaptıkları bir anketi açıkladılar.

1437 kişiye Şehrimizde faaliyet yürüten STK(Sivil Toplum Kuruluşları) sormuşlar. Başarılı olup olmadıkları ve başarılı olmuşlarsa en başarılısı kim diye anket yapmışlar. Sonuç STK yöneticileri için hakikaten vahim ve de tası tarağı toplayıp tabir yerindeyse daha fazla itibar kaybına maruz kalmadan işi bırakmak olmalı.

Ankette hepsi başarısız %41,en başarılı STK Yöneticisi % 17 gibi komik bir rakam ve işin kötüsü %3 ve % 6 lar da başarılı bulunan yöneticiler var. Bu durum toplumun sağlıklı bir ahval için de olmadığının da göstergesidir. Zira Sağlıklı toplumlar da bu tablo oluşmaz, oluşmasına izin verilmez. Keza toplum kendi içinde meseleyi çözer.

Mesele, Yönetmek veya hükmetmek arasına sıkışmış. Yönetmeyi düşünen insanlar kişilerin ruhlarına da hitap edebilmeli. Aksi takdir de Hükmetmenin değişik yol ve yöntemleri ile kişisel iktidarın devamı sağlanabilir. Fakat ortaya başarı çıkmaz.

 Sivas’ın mevcut durumunu bir de bu projeksiyonla değerlendirin. Geçtiğimiz hafta Sanayi ve Ticaret Bakanlığının proje illeri arasına Gazetemiz Memleket ’in duyarlı manşeti ve manşetten kendine vazife çıkaran duyarlı CHP Milletvekili Ali Akyıldız’ın Mecliste gündeme getirmesiyle sonradan dâhil olması, hakikaten şehrimizin içinde bulunduğu olumsuzluğa bir örnektir.

Sivas’ın doğru yönetilmediğini buradan ilan etmeye gerek yok. Bu bir realite. Aslında toplumda kabullenmiş ve uyuşuk bir halde buna rıza göstermiş vaziyette. Bu durum Sağlıksız bir toplumsal yapıya işaret ediyor. Düzelir mi? Elbette düzelir! Ancak bireyler olarak bizler bunu isteyeceğiz ve davranış ve tavırlarımızla, tercihlerimizle düzeltmeyi ortaya koyacağız.

Yerel yöneticilerin vizyonuyla da ilgili küçük bir not düşeyim. Caddelerin kaldırım ve ışıklandırma çalışmalarını yürütürken halkın oksijen kaynağı ağaçları, miadını doldurdu(!) diye sabah ezanlarında veya akşam insanların yatmaya yakın sokaktan çekildiği saatte kesmeleri.

 Bu tavır yönetmeye değil hükmetmeye yönelik bir tavırdır. Ayrıca yaya yollarında ki engellerin, taşıt yollarında ki logarların oluşturduğu çukurları, yeni imalat olmasına rağmen görmeyen –göremeyen gözün ortaya koyduğu vizyon?

Avrupa’ya yaklaşmak mı? Bu kafa ve ekiple daha çok beklersiniz?