Başkentin önemli sembollerinden biri olan Ankara Kalesi, surlarla çevrili alanında geçmişin izlerini taşırken aynı zamanda eskimeyen mahalle kültürünü yaşatıyor. Kuşaklar boyu burada yaşayan sakinler, tarihin derinliklerinde bir yaşam sürmenin keyfini çıkarıyor.
Ankara Kalesi’nin tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmemekle birlikte, Milattan Önce 33 ile 476 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan kale, geçmişte ordugah, mühimmat deposu ve gözetleme merkezi olarak kullanılmış. Günümüzde ise Ankara’nın en turistik mekanlarından biri olarak dikkat çekiyor. Geçmişte ticaretin merkezi olan ‘Atpazarı’, ‘Samanpazarı’ ve ‘Koyunpazarı’ gibi meydanlar, bugün turistik cazibesiyle öne çıkıyor. Kalede yaşayanlar, ahşap, kerpiç ve tuğladan yapılmış tarihi Ankara Evleri'nde günlük yaşamlarını sürdürüyor. Yerli ve yabancı turistler, İçkale sokaklarında oynayan çocuklar, günlük işlerini yapan sakinler ve esnaf sesleri arasında mahalle kültürünü deneyimliyor.
58 yaşındaki Filiz İlhan, 2 yaşında taşındığı Kaleiçi mahallesinde 56 yıldır yaşamını sürdürüyor. İlhan, çocukluğunu tarihi kokan sokaklarda geçirdiğini, ancak kalenin yüksek yokuşları ve ulaşım sıkıntısının zorluk yarattığını ifade ediyor.
Kaleiçi mahallesinde 35 yıldır market işleten 59 yaşındaki Hüseyin Demir, burada esnaf olmaktan mutlu olduğunu belirtiyor. Demir, “Esnaflık burada yapmak iyi bir şey. Mahallede çevremizi iyi tanıyoruz. Bazen yabancı turistler de geliyor, genelde memnunuz. Ancak bazıları farklı beklentilerle geldiği için hayal kırıklığına uğrayabiliyor,” dedi. Geçmişte mahallenin daha kalabalık olduğunu hatırlatan Demir, şu anda nüfusun azaldığını ve tadilatlarla daha da güzelleşeceğini umduğunu dile getirdi.
40 yıldır kalede yaşayan Ali Seydi İlhan ise, “Kalenin içindeki yaşam iyi, sıkıntı yok. Ancak komşuluk eskisi gibi değil, insanlar başka yerlere gitti. Okullar kapanınca çocuklu aileler de ayrıldı. Yine de burada yaşamayı seviyoruz, çünkü müstakil evler ve rahat bir ortam sunuyor,” dedi.
33 yıldır el emeği ürünlerini satarak geçimini sağlayan Emine Genç, kalede eskiden daha fazla insan yaşadığını ve komşuluk ilişkilerinin daha kuvvetli olduğunu anlattı. Genç, “Eskiden kapılar kilitlenmezdi. Şimdi ise komşuluk ilişkileri zayıfladı. Kalenin tarihi yapısını korumak zor olduğu için tamirat masrafları da yüksek oluyor,” dedi.
50 yıldır Atpazarı’nda hediyelik eşya satan Faruk İşlier, ev ve iş yerinin yakın olmasından dolayı rahat ettiğini belirterek, “Kırk sene önce komşuluk iyiydi, şimdi aynı değil. Burada yaşamaktan memnunum, çünkü ulaşım sorunu yok. 24 saat, 365 gün burada yaşıyorum,” dedi.
Ankara Kalesi’nin surları içinde hayat, hem tarihe yolculuk yapma hem de mahalle kültürünü yaşama fırsatı sunuyor. Kaleyi ziyaret edenler, bu eşsiz deneyimi yerli halkın gözünden keşfetme şansı buluyor.