“Siz ey imana erişenler! Eğer Allah'a karşı sorumluluk bilinci içinde olursanız O size, bir furkan (hakkı bâtıldan ayırmaya yarayan bir ölçü) bahşedecek ve kötü işlerinizi silip örtecek, sizi bağışlayacaktır: Çünkü Allah, bağış ve cömertliğinde sınır olmayandır!” Enfal Sur, 8/29

            Kim Allah’tan korkarsa,  küfür ve kötülüklerden sakınıp iyiliklere yapışırsa, haram ve haksızlıklardan kaçınıp hayırlara çalışırsa, yolunu  Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışırsa, Allah’a yürekten bir saygı ile bağlanarak dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederse  işte o kişi için müjdelerin en büyüğünü veriyor Rabbimiz. O müjde nedir? Elbette ki yukarıda ki ayette de zikredildiği gibi Furkan’dır.

            Peki Furkan nedir?

           İnsanda iyi, güzel ve doğruyu kötü, çirkin ve yanlıştan ayırmasını sağlayan bir akıl, sezgi gücü ve vicdan ölçütüdür.

            İnsan başıboş bırakılmamıştır. Her an sınav halindedir. Bu sınavın üstesinden gelebilmesi için sefa cefa nedir, ham has nedir, cevher curufat nedir birini diğerinden ayırması gerekir. İşte insanın elinde furkan gibi bir yeti yani mihenk taşı olursa kimin kaç ayar olduğunu da kiminle nereye kadar yürünebileceğini de bilmesi mümkün olur. İşte bunun adı furkandır, ferasettir yani farketme gücüdür.

            Resul (sav) buyurur ki; “Mü’minin ferasetinden (keskin iç bakışından) sakının. Çünkü o Allah’ın nuruyla(gönül ışığı) bakar!”

            Kim ki Allah’a karşı sorumluluk bilinci ile hareket eder, akleder, haramlardan kaçınır, helalleri yaparsa işte o kuluna Allah(cc) furkan verecektir.

            Furkan sahibi olmak demek;

            1- Feraset ruhuna sahip olmak, hidayet şuuruna ermek ve sağlıklı düşünebilme yeteneğine kavuşmak demektir.

            2- Akıl, vicdan, irade, vahiy, fıtrat, hayat, zaman, evlat, mal, dünya gibi korunması gereken değerleri/emanetleri korumak ve onlara ihanet etmemek demektir.

            3- “Ben kimim?”, “Niçin varım?”, “Nerden geldim?”, “Nereye gidiyorum?” gibi varlık soruları sorarak varlık sorununu çözmek demektir.

            Furkan’a erişmek ise ne büyük bahtiyarlıktır.  Kimler furkana erişir?

            Allah(cc)’ın boyasıyla boyanan, Allah(cc)’ın dur dediği yerde duran, bak dediği yerden bakanlar.

            Allah(cc)’ın dinine yardım eden ve Allah(cc)’ı gereği gibi takdir edenler.

            Her an nefis muhasebesi yapan, insanlığını/müslümanlığını sorgulayan, salih ameller üreten, hakkı ve sabrı tavsiye edenler.

            Bid’at ve hurafe bataklığından kurtulan, akıl bilim ve vahiyle işbirliğine giden, tutkularını, heva  ve heveslerini ilah edinmekten kaçınanlar.

            Akleden, düşünen, okuyan, araştıran, sorgulayan, taklitçilikten ve ezbercilikten kaçınanlar.

            Kısaca;

            Biz bir adım atarsak Rabbimiz bize on adım atacak. Biz O(cc)na yürüyerek gelirsek O (cc) bize koşarak gelecek. Biz O(cc)’nun davasını dert edinecek olursak O(cc) bizim tüm dertlerimizi satın alacak.

            O halde furkana erişmeyi kim istemez ki?