Bazen bir eş diğerinin dünyasında sağlam bir yere sahip olmak, onun başının tacı gönlünün sultanı, yaşamının vazgeçilmezi olmak ve bunu sonsuza kadar yaşamak için fedakârca çaba harcıyor. Tabiri caizse saçını süpürge ediyor.

Ama olmuyor…

Eş ilişkilerinde bir eşin diğerine hayatını adadığı, tek taraflı sürekli verdiği adeta kendini benliksizleştirdiği durumlarda ilişki ya aksaklıklarla dolu yürüyor ya da yürümüyor.

Birisi hep veren üstelik eşinin yerine de veren durumunda olduğunda diğer eşe verecek, çaba harcayacak bir şey kalmıyor. Onca fedakârlıktan sonra kendini benliksizleştiren eşin gözlerinin feri sönüyor ve tükeniyor. Bunca yaptıklarının önemsenmediğini üstelik hiçbir değeri olmadığını gördüğünde de hayal kırıklığına uğruyor. Bu nedenle eş ilişkilerinde, alma verme dengesinin iyi oturtulması ve korunması gerekiyor.

Yoksa diğer eş onca yapılan fedakarlığın üzerine tuz biber olacak şu kelimeyi söyleyebiliyor…

Yapmasaydın….

SEN BİLİRSİN AMA

Sözleri, sözün,

Neşesi, neşen,

Kederi, kederin,

Derdi, derdin olmuş.

İsmi, dilinden düşmez,

Yüzü, gözünden gitmez,

Sesi, kulağında bitmez olmuş.

Gece rüyan, gündüz hayalin,

Tüm yaşamın, onunla dolmuş,

Gözlerinin içine bakıyorsun, görmüyor,

Kulağının dibindesin, duymuyor,

Gönlün gönlünde, aldırmıyor,

Sevgini haykırıyorsun, fark etmiyor,

Arkasından koşuyorsun, kaçıyor,

Yakalıyorsun, durmuyor,

Etrafında fır dönüyorsun, umurunda değil,

Bastığı yere paspas olmuşsun.

Yine de sen bilirsin ama,

O kadar zorlama istersen…

Birisinin dünyasında olmak için, uzak durmak gerek bazen…