“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” Hud Sur, 11/112

Müthiş bir ayet. Tablo/berceste ayetlerden bir tanesi. 

Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan mealde bu ayetle ilgili şu not vardır. “Ashâb-ı kiramdan rivayet edildiğine göre Kur’an’da Resûlullah (sav) için bu âyetten daha şiddetli bir âyet inmemiştir. Resûlullah buyurmuştur ki: ‘Beni, Hûd sûresi kocattı!’ Çünkü bu sûrede ona ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!’ denilmişti ve bu kolay bir iş değildi. Allah(cc) yalnız ona değil, onunla beraber mü’minlere de istikameti emretmektedir!”

Bu ayetin hemen ardında ki ayete de göz atacak olursak Rabbimiz Teala şöyle buyurur:

“Ve asla zulümde ısrar edenlerden yana eğilim göstermeyin. Yoksa, [ahirette] ateş size de dokunur; ve Allah'tan başka koruyucunuz olmadığına göre, o zaman [O'nun tarafından da] yardım edilmez size!”Hud Sur, 11/113

Allah demek anlam demektir. Anlam demek ahlak demektir. Allah(cc) hiçbir kulundan anlamsızlık, ahlaksızlık ve amaçsızlık beklemez.

Allah(cc) hiçbir şeyi boş yere yaratmamıştır. Yarattığı her şeyde bir hikmet vardır. Biz kullarına düşen ise hikmetli söz, fiil ve eylemler gerçekleştirmektir.

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” ayetini her okuduğumda, bu ayetle ilgili düşüncelere daldığımda Allah(cc)’la olan irtibatımın, bağımın ve ilişkimin yeniden güncellenmesini isterim.

Bu güncelleme ne ile olacak derseniz?

Elbette ki içerisinde her çağa özgü vahyi mesajlar barındıran hayat kitabımız Kur’an ile olacak.

Kur’an hayat kitabımız değil mi?

Peki, Kur’an hayat kitabımız da başucu kitabımız mı?

Kur’an okurken adeta Rabbimize kavuşmanın, buluşmanın ya da Rabbimizle konuşmanın hazzını yaşıyor muyuz?

Ya da Kur’an okurken ne kadaro hazzı alıyoruz/ yaşıyoruz dersiniz?

Düşünsenize Rabbimizin tüm alemlere rahmeti ve merhameti gereği göndermiş olduğu sevgili peygamberimiz “Beni Hud Suresi ihtiyarlattı/kocattı!” buyuruyor. Çeşitli rivayetlerde dile getirildiğine göre gelen bazı ayetler esnasında peygamberin şakaklarından şapır şapır terler boşaldığı dile getirilir.

O(sav)’na inen ayetler bizlerden Okumamızı, düşünmemizi, akletmemizi, iyilik yapmamızı, infak etmemizi ve israftan kaçınmamızı istiyor.

Bugün bir çok açmazın ya da çıkmazın içine düşmüşsek, bunun en belli başlı sebeplerinden bir tanesi O(sav)’nun getirdiği kitabı hayata müdahil bir kitap kılamadığımız içindir.

Düştüğümüz bu buhranlardan kurtuluşun yolu ise yürüyen Kur’an olan, Kur’an’ın ahlakı ile ahlaklanmış olan gökyüzünün öğrencisi, yeryüzünün öğretmeni Hz. Muhammed(sav)’i yoldaş, sırdaş ve çağdaş edinmekten geçer.