İslam tarihinin uzunca bir bölümünde zulümle Müslümanlara adeta kan kusturan bu terörist unsurların yaptıklarını şöyle özetleyebiliriz:

Bağdadi bu konuda şunları söyler: “Tarihçiler, Bâtıni dinin esaslarını koyanların Mecusi çocukları olduğunu zikretmişdir. Bunlar dedelerinin dinlerine meyyal idiler. Fakat Müslümanların kılıçlarından korktukları için inançlarını açıklamaya cesaret edemediler. Kur’an ayetlerini, Peygamberin sünnetini kendi çıkarlarına göre tevil ettiler. (el Farku beynel Fırak)

Bâtıniler dakik bir nizam kuramadılar. Sadece kadehçi lakabıyla maruf “Meymun b. Deysan” ve arkadaşlarının marifetiyle yıkıcı esaslar koydular. Bu işi oğlu Abdullah devam ettirdi. Bu adam habis yaradılışlı, düzenbaz, Şeytana taş çıkaracak dehaya sahipti.

Meymun, aslen güney İranlı bir dinsizdi. Hadisleri tahrif edip değiştiren dinsizler gurubunun reisiydi. Bu gurup dinsizlik, yıkıcılık ve her şeyi mubah sayma tarzındaki düsturlarını, ehli beyt’in etrafında toplanma adı altında umuma yayıyor, davetlerinin ana hatlarını bu perde ile örtmek istiyordu. Dai’leri, hurafelerle uğraşmayı kendilerine şiar edinmişlerdi. Sihirbazlık öğrenmişler ve her tarafa dağılmışlardı. Herkesin nabzına göre şerbet verip çok muttaki gibi görünüyorlardı.

Meymun gizli cemiyetini güney İran da kurdu. Adamlarını her tarafa saldı. Bunlar İsmail’i mezhebine davet ediyorlar ve zulümle dolmuş yeryüzünü adalete gark etmek için Mehdinin zuhur edeceğini yayıyorlardı. (el Bahaiyyun)

Yemani şöyle diyor: Meymun’un zuhuru, hicri276 senesinde olmuştur. Müslümanlara tuzaklar kurmuş, gaileler çıkarmış, Allah’ın kitabında her ayete Batın’i bir tevil yapmıştır. Rasulüllah’tan gelen her hadisi de batına tevil etmiştir. Bu melun bütün mezhepleri bilen Yahudi âlimiydi fakat Müslüman görünüyordu.

Bâtıni fırkalar: Bâtıni hareket İslam öncesi Mazdekiliğe uzanır. Lideri Azarbaycan da ortaya çıkan “Babek Hurremi” adında biriydi. Zamanla taraftarları çoğaldı ve tehlikesi büyüdü. Yirmi sene boyunca Abbasilerin birçok ordusunu bozguna uğrattılar, birçok Müslüman’ı boğazladılar. En sonun da yakalandı ve kardeşi ile beraber idam edildi.

Hurremilerden birçok kol ayrıldı, onlardan biri de “Nazariyye” idi: Bunlar Mazyar isminde birine tabi oldular. Babek’in görüşlerine benzer fikirleri vardı. Taberistan dağları civarında taraftar topladılar. Elebaşları Mutasım zamanında yakalandı ve idam edildi.

Taberistan dağlarında içkili, çengili geceler tertip ederler, birçok eğlenceler yaparlardı. Kadın ve erkekler bir araya gelir mum söndü yaparlar ve her biri elinde kalan kadınla bir köşeye çekilirdi.

Nizamü’l mülk, bunlardan şöyle bahsederdi: Bunlar namaz, oruç, Hac ve zekâtı bilmezler, şarap içmeyi mubah görürlerdi. Kadınları ortaklaşa kullanırlar, bütün güçleri ile İslam’ı yıkmaya çalışırlardı. Ehli Beyt’e hiç merhamet duymadıkları halde, İslam imanını yıkmak için ve davalarını yaymak için Ehli Beyit isimlerine sarılmışlardı. (Tarih-ül İslam-i siyasi)

Babek’in inancında, dinsizlik, İslam’dan dönüş, Hulul yoluyla beşeri ilahlaştırma gibi sapıklıklarda vardı.

Karamita: Aslen Kufeli Hamdan b. Kırmit isimli bir Rafızı’ya bağlıydı. Kendisinden sonra Ebu Said El Cenabi onu takip etti ve hicri 301 senesinde hamamda öldü.

Bunlar H. 281 yılında El Mutezid Billah’ın halifeliği zamanında ortaya çıkmışlardır. Uzun zaman devam edip, güçlerini artırdılar ve Müslümanların başına bela oldular. Abbasi devletini tehdit eder hale geldiler, seri halde birçok katliam yaptılar.

Bağdadi tarihinde “…sonradan Hasan b. Behram adında biri Ahsa, Katif ve Bahreyn halkı üzerine yürüdü. Bu bölgeleri teslim aldı. Kadınları, çocukları esir aldı, Mushafları yaktı, mescitleri yıktı. Kadınları, çocuklar köleleştirdi ve erkekleri de kılıçtan geçirdi. Sonra bunlardan Yemen’li Sanadıki adında biri, o bölgelerin halkını kadın-çocuk demeden hepsini katletti.

Hicri 317 senesinin Hac mevsiminde on binlerce Müslüman-ı öldürerek en büyük katliamı yaptılar. O sene Mekke’yi istila ettiler, Hacer-ül Esvedi yerinden çıkarıp Bahreyn’e götürdüler. Sonra, İsmaili mezhebine bağlılıkları sebebiyle, Kırmitiylerle araları iyi olan Fatimilerin Halifesi araya girerek Haceri Esvedi yerine iade ettiler.

 

Kırmitiler, Hz. Ali’nin halifeliğini destekleyerek, çoğunluğun gönlünü kazanmışlardı. Sonra fesatları anlaşılmış, açıkça din düşmanlıkları görülmüş ve niyetleri ortaya çıkmıştı

Kırmitiler, Bahreyn, Ahsa ve Katif’de Bâtıni prensiplerine bağlı bir devlet teşkil ettiler. Prensipleri maddeci tabiatçılık, zındıkçılık, Âlemin kadim olduğuna iman, mal ve kadınlarda ortaklık esasına dayanıyordu. Yani günümüzde ki Komünizm fikrini o günlerde icat etmişlerdi.

Haşşaşiler: Ehli Beytin halifelikte ki hakkını ister görünen fakat aslında dinsiz olan Hasan Sabbah bu hareketin lideridir. Mezhebini yedi kademeli hiyerarşik bir sıra halinde, ince-ince planlamıştır. Şiarları “Varlığın aslı yoktur, her şey mubahtır” cümlesinden ibaretti.

Özellikle İran, Irak ve Suriye de misli görülmemiş cinayetler işlediler. Devlet ve ilim adamlarından kendilerini muhalefet edenleri öldürdüler. Katledilenlerden biri de Selçuklu veziri Nizam-ül mülk’tür. Yine Selahadin Eyyubiyi öldürmek içinde gayret sarfetmişlerdir.

Hasan Sabbah ve adamlar İran’ın Alamut kalesinde üstlendiler. Oradan etrafa korku ve dehşet saçtılar. İnsanlara darbeler hazırladılar. Bol-bol yol kesip adam öldürdüler, gelene geçene tecavüz ettiler, yolcuların mallarını gasp ettiler.

Haşşaşiler, Abbasi devletine şiddetle karşı geldiler, yıllarca kaleyi muhasara eden ordu bir şey yapamadı, Hasan’ın adamları orduları defalarca bozguna uğrattı. Hasan b. Sabbah hicri 520 senesinde öldü. Arkasından taraftarları bölündüler. Birbirilerini öldürdüler