(1). SANIK: Yetmişli yıllar da ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI, Seksenli yıllar da YUSUFİYELER DE ÇİLE ÇEKENLERİN BAŞKANI, Doksanlı yıllar da BÜYÜK BİRLİK PARTİLİLERİN GENEL BAŞKANI, İki binler de ŞEHİD LİDER, MUHSİN YAZICIOĞLU

1978 yılı Eylül ayının üçü ve bir ramazan Arifesi. Ramazan Bayramın Müslümanların başına kara getirmek isteyen şer güçler, Sivas’ı Al baba mahallesi Kolej mevkiinde fitili ateşliyorlar. Aynı gün saat 10.00-11.00 da başlayan olaylar aralıksız akşama kadar devam ediyor. Resmi kayıtlara göre olayların birinci günün de 11 kişi ölüyor ve çoğu silahla vurulmuş yüzden fazla kişi de yaralı olarak hastaneler de yatıyor. Sivas ta böyle vahim olayların olduğunu duyan Rahmetli Muhsin Başkan, ertesi gün yani Bayram günü Sivas’a geliyor ve İnönü mahallesinde ki Ülkü Ocağına mahalle ocağının önünde bir masanın üzerine çıkarak kalabalık halka şöyle hitap ediyor: “Aziz hemşerilerim! Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin oyununa gelmeyelim. Alevi de bizim kardeşimiz, Sünni de bizim kardeşimiz. Bin senedir beraber yaşıyoruz.”

Bu yapıcı konuşmasını Ali baba çukur tarla mevkiin de. Benim adıma açılan Ocak kitaplığının önünde de tekrarlıyor. Bu konuşmaları duyan kötü niyetli kişi veya kişiler, Muhsin Yazıcıoğlu halkı birbirine düşürmek için tahrik edici konuşma yaptı diye ihbarda bulunuyor. Rahmetli Başkan bu ihbar sebebiyle olaydan sonra Sivas ta tutuklanıyor. Yerel mahkeme tarafından soruşturma açılmadan serbest bırakılan merhum başkan, Kahraman Maraş olaylarından sonra Türkiye çapında sıkıyönetim ilan edilip dosyalar Askeri mahkemelere geçince yeniden tutuklanır ve Erzincan Askeri cezaevine bizim yanımıza getirilir. Askeri mahkeme de “halkı birbiri aleyhine tahrik edip kıtale sebebiyet vermekten ceza kanununun 149/2 maddesine göre damla yargılanan başkan Erzurum Askeri mahkemesin de berat etmiştir.

(2) SANIK: DOĞAN ÜRGÜP

Yetmişli yılların sonlarında Sivas ÜLKÜ OCAĞI BAŞKANLIĞI YAPTI. Seksenli yıllar da cezaevinde kaldı. Doksanlı yıllar da Ankara da ticaretle uğraştı. 2009 dan 2014 kadar başarılı bir şekilde Sivas Belediye Başkanlığı yaptı, Sivas’a güzel hizmetlerde bulundu. Halen bir ay sonra yapılacak seçim de Sivas Belediye Başkan adayı. Alperenlerin ve Ülkücü camianın ümidi, milliyetçilerin yüz akı olan kardeşimize başarılar diliyorum. Ocak başkanlığı yapması nedeniyle hiç de alakası olmayan suçlamalara muhatap oldu. Büyük ceza aldı ve uzun süre cezaevinde yattı.

(3). SANIK: BEKİR ÇÖL

Yetmiş sekiz birinci Sivas olaylarında hiçbir menfi hareketim olmamasına rağmen, idamla yargılanmamın sebepleri: Olaylardan kısa süre önce Ülkü Ocağı mahalle kitaplığı Başkanı olmam, Gençliğim de dini tahsil yaptığım için çevrede Hoca olarak tanınmam ve olayların başlangıcından insanları olaydan geri çağırırken vurulmuş olmamdır. Bir tanesi Pol. Der. (Solcu polislerin derneği) Başkanı olan üç polisin tamamen yalan ifadeleri ile idamla yargılanırken hakkımda şahitlik yapan polisin mahkeme huzurunda, on kişinin içinde beni teşhis edemeyişi hâkimlerde benim lehime bir kanaat oluşturdu. Böylece, merhum Menderes’in idam edildiği 149/2 halkı kıtale sevk etmek suçuyla idama gitmekten kurtardık. 11km, sekiz sene ceza verildi, Yargıtay da bu ceza altı seneye indirildi ve biz de bu süreyi fazlasıyla yattığımız için kurtulduk Çektiğimiz çileler inşallah günahlarımıza kefaret olur.

(4) SANIKLAR: DOĞAN ÖRÜL - HÜSEYİN GÜRPINAR

Yetmiş sekiz Sivas olayları olduğu zaman Doğan kardeşim Sivas’ın Altuntabak mahallesinde Ülkü Ocağı kitaplık başkanlığı yapıyordu. Öğretmen iken ceza aldığı için göreve başlayamadı. Ceza evi sonrasın da Kayseri de sürgüne gönderildiği için orada kaldı. Halen Kayseri de mermercilik yapıyor.

Hüseyin Gürpınar (Berber Hüseyin veya Başbuğ Hüseyin) kardeşim de olayların çıktığı günlerde İnönü mahallesi Ülkü Ocağı kitaplık Başkanı idi. Hüseyin mahkeme de Alevi vatandaşların evlerini dışarıdan üstlerine kilitleyip evlerini yakmakla suçlanıyordu. Hüseyin ile bir sene ceza evinde yatıp çıktık. İnönü mahallesinde bir komşunun cenazesine taziyeye gittik. Ev sahibi olaylar da yaptıklarını anlatıyor: “Ben o gün çıktım, mahallede ki Alevilerin oturduğu evlerin kapısını dışarıdan kilitledim, biraz sonra sizi yakacağım dedim” diyor. Sonra Hüseyin’e dedim ki: Senin suçlu bulundu. Ben de burada bulunanlar da sana şahitlik yaparız, sen de kurtulursun” dedim. Ama Hüseyin kardeşim komşusunu suçlayıp kendini kurtarma yolunu istemedi ve her iki kardeşim de idamdan sonra sekiz sene gün aldılar ve koç gibi yatıp çıktılar.